
Evvel zaman içinde yaşlı bir kadınla torunu varmış. Küçük bir kulübede yaşarlarmış. Kulübenin önünde ayçiçek tarlaları varmış. Arkalarında güzel bir orman. Geçimlerini ayçiçek satarak sağlarlarmış. Her ikisi de çok mutlularmış.
Birgün kuşlar ayçiçeklerimizi yiyip bitirmesinler, diye tarlalarına bir korkuluk dikmişler. Korkuluğun adını da “Güllü” koymuşlar. Güllü rüzgarlı havaları çok severmiş. Rüzgarlı havalarda elini kolunu sallar, bolca spor yaparmış. Onu böyle gören kuşlar korkar, tarladan kaçarmış.
Bir gün yaşlı kadının torunu babaanne, demiş. Galiba Güllü’nün canı sıkılıyor. Çok mahzun duruyor. Onun yanında da bir torunu olsaydı, onunla konuşurdu. Birlikte spor yaparlardı. Belki bizim gibi onlar da mutlu olurdu, demiş. Yaşlı kadın düşünmüş taşınmış. Galiba torunum haklı, demiş. Güllü’nün bir torunu olmasına karar vermiş.
Ağaçtan çatal bir dal koparmış. Sonra onun üzerine bezleri dolamış. Bez bebeğin gövdesini yapmış. Gövdesine küçük bir dalı sıkıca bağlamış. Kol yapmış. Eski bir çoraptan kafa yapmış. Başına süslü bir şapka yapmış. Üstüne de bir elbise dikmiş ve giydirmiş.
Bez bebeği tamamlamak için akşama kadar uğraşmış çünkü gözleri pek iyi görmüyormuş. Akşam karanlığı olunca bez bebeği bitirmiş ve torunuyla birlikte Güllü’nün yanına götürüp bırakmışlar. Sonra içeri girip akşam yemeklerini yemişler ve uyumuşlar. Sabahleyin uyanınca bir de bakmışlar ki hava çok rüzgarlı. Bez bebek ile Güllü spor yapıyorlarmış ve birlikte çok mutlularmış. Güllü ve torununu çok mutlu görünce onlar da çok mutlu olmuşlar. Bundan sonra artık tarlalarına da hiç kuş gelmemiş. Onlar ermiş muradına. Biz çıkalım kerevetine.
Yeni masallar istiyorsanız beğen yapmayı unutmayın. Sevgiyle kalın. ❤️👋