KANSER ARAŞTIRMALARINDA SON GELİŞMELER


Kanserler, birçok farklı hücre türünden oluşmuş topluluklar olduğu için tedavileri oldukça zordur. Sağlıklı dokulara zarar vermeden onları yok etmek hedeflenmektedir. Vücudumuz, sağlığımız için hem olumlu hem de olumsuz mikrop topluluklarını barındırmaktadır. Son yıllarda bilim insanları, bu bakteri ve virüsleri tümörlerin içinde de konaklıyor bulmuşlardır. Yakın zamana kadar bu bakteri ve virüs gruplarının tümörler üzerinde oynadıkları rol net olarak belirlenememiştir. Acaba bu bakteri ve virüs grupları kanser hücrelerinin gelişimine yardımcı olan birer suç ortağı mıdır yoksa tümör tarafından yakalanmış talihsiz seyirciler midir? Bu sorulara yanıt aranmaktadır.

Son çalışmalarda, tümör dokularında, metabolik olarak aktif durumda, immünoreaktif, kanser tipine özgü, hücre içi bakteri ve virüs topluluklarına rastlanmıştır. Ancak çoğu kanser türleri henüz araştırılamamıştır.

Kanser tedavisinde yeni bir umut.

San Diego’daki California Üniversitesi’nde geliştirilen ve DNA’ları tarayan teknikler sayesinde bugüne kadar 35 kanser türünde mantar tespit edilmiştir. Bu ekip Ravid Straussman ve ekibinin çalışmalarından yola çıkmıştır ve güçlerini Ravid Straussman’ın ekibiyle birleştirmiştir. Bu sayede tümörlerin bakteri ve mantarlara konaklık ettikleri bulunmuştur. 32 kanser türünün 31’indeyse birinci tümörlerde görülen bakteri oranının mantar oranlarından daha yüksek olduğu görülmüştür. Tümör mikrobiyomunda  görülen %96 bakteri ve %4 mantar oranı bakterilerin tümörlere baskın olduğunu düşündürmüştür.

Bilimsel verilere göre akciğer kanserinde, sigara içmeyenlere göre sigara içenlerde daha yüksek mantar zenginliğine rastlanmıştır. Özofagus ve pankreas kanserinde kansinogenezise katkıda bulunduğu gözlemlenmiştir. 

Tümör içi bakteri ve mantar zenginliği yeni tedavi yöntemlerinin araştırılmasına yol açmıştır. Mantarlar, bağışıklık sistemi baskılanmış hastaları enfekte etmektedir. Kanser hücrelerinde de görülen bu fırsatçı patojenlerin, konak bağışıklığını şekillendirdiği tespit edilmiştir. Bakterilerin bir çoğunun kanser tedavilerini etkilediği görülmüştür.  

İsrail, Rehovot’taki Weizmann Bilim Enstitüsü biyoloğu olan Ravid Straussman ve ekibi, 2017 yılında yaptığı bir çalışmada insan pankreas kanserlerinde yaşayan bazı bakterilerin yaygın bir kemoterapi ilacını etkisiz hale getirerek tümörlerin tedavisine engel olduğunu göstermiştir. Gammaproteobacteria olarak bilinen belirli bir bakteri sınıfının bir dizi kanseri tedavi etmek için kullanılan gemsitabini parçalayabildiğini bulmuşlardır.

Fareler üzerinde yapılan deneyler ve sonuçları.

Ravid Straussman ve ekibi kolon kanseri olan farelere bakteri enjekte etmişlerdir. Farelerdeki kanserlerin daha dirençli hale geldiklerini görmüşlerdir. Araştırmacılar kemoterapi ilacının yanında bir antibiyotik verdikleri zaman tümör direnci ortadan kalkmıştır. 

Benzer bir araştırma Japonya’daki Tohoku Üniversitesi’nden bir ekip tarafından 2019’da yapılan araştırmalarda da öne çıkmıştır. Kemoterapi ilaçlarının yanısıra antibiyotik verilen hastaların tedaviye daha iyi yanıt verdiğini bulmuşlardır. Araştırmacılar, kanser tedavisine engel olan bakterilerin antibiyotikler vasıtasıyla ortadan kaldırılmasının kanser tedavisine katkıda bulunduğunu düşünmüşlerdir. 

Bu çalışmaların umut verici olduğu ve geliştirilmesi için gerekli çalışmaların yapıldığı bildirilmiştir. Tümörler ve içlerinde yaşayan mikroplar arasındaki ilişki hakkında hala birçok soru var. Bakterilerin kanseri daha da kötüleştirdiğine değin artan kanıtlar bulunmasına rağmen, bu bakterilerin kanser hücrelerini hasta lehine kontrol altında tutup tutmadığı tam olarak belirlenememiştir.

Bu işe daha yeni başlanmıştır. Önümüzdeki yıllar nelere gebe? Tümörler ve içlerinde yaşayan bu mikroplar kanser ile mücadelede kullanılabilecek mi ? Bu gelişmeler daha erken teşhislere ve tedavilere yol açabilecek mi? Çalışmalar sürdürülmektedir.

Yeni konularda buluşmak üzere hoşça kalın. 👋👋