
Müslüman ailelerden bir çoğu hamileliği sona erdirmek amacıyla bebeklerini aldırmaktadır çünkü geçmişte İslam alimlerden bazıları cenine ruhun 40. gün üflendiği üzerinde ittifak etmişlerdir. Bazıları da cenine ruhun 120. gün üflendiği üzerinde ittifak etmişlerdir. Alimlerden bazıları da hamileliklerini sona erdirenlerin diyet vermesi gerektiğine hükmetmişlerdir. Dolayısıyla bu süreler zarfında hamileliğin sona erdirilmesinin günahı olmadığına inanılmıştır. Diyet vermek insanı evlat katili olmaktan kurtarır mı? Bir bebeğin 40 günden veya 120 günden önce hayatına son verilebileceğine dair Allah tarafından verilmiş bir izin var mı?
İslam dini yayıldığı bölgelerin inanç ve geleneklerine göre şekil almıştır. Bundan dolayı farklı yorumlar ve farklı anlayışlar ortaya çıkmıştır. Dini konular tartışmalara açık hale gelmiştir. Uzak doğu dinlerinden gelen tasavvuf anlayışın etkisiyle ruh ve canın ayrı ayrı şeyler olduğununa inanılmıştır. Ruh (bilinç) düşünme ve anlama melekesidir, denilmiştir.
Halbuki düşünme ve anlama beynin fonksiyonlarıyla ilgilidir. Akıl sağlığını yitirmiş bulunan biri doğru düşünme ve doğru anlama yeteneğine sahip değildir. Ruh anlayışını, uzak doğu dinlerinin etkisi altında yorumladıklarından dolayı ruhun cenine girdiği bazı tarihler belirlemişler ve bu tarihler öncesinde bebeğin hayatına son vermenin bir sakıncası olmadığına dair fetvalar vermişlerdir. Bu fetvalar Kur’an’ın ruhuna uygun değildir.
Henüz bilimin gelişmediği süreçlerde, ceninin ne zaman canlandığına dair bazı anlaşmazlıklar olmuştur. Dört mezhep kendi içlerinde bile bu konuda icma edememişlerdir. Kimisi ruhun 40. gün üflendiğini kimisi 120. gün üflendiğini ileri sürmüştür. Ruhun 40. gün ya da 120. gün üflendiğini ileri sürenler bu argümanlarını hadis rivayetlerine dayandırmışlardır. İki hadis rivayeti arasında büyük bir çelişki vardır. Bu çelişkiler bu rivayetlerin uydurulmuş olduğunun kanıtıdır.
Hadis rivayetleri her zaman doğru olmayabilir çünkü nesilden nesile aktarıla aktarıla gelmiş ve 150 sene sonra kayda alınmaya başlamıştır. Bu rivayetlere dayandırılarak verilen fetvalar günümüzde geçersiz kalmıştır. Kur’an’da ruh kelimesin bir hayli geçmesine rağmen ruhun niteliğini tam olarak açıklayan bir ayet yoktur. Ruh hakkında çok az bilgi verilmiştir. Buradan bir çıkarım yapacak olursak ruh, hayatın başlangıcında canlıya verilir ve hayatın sonunda geri alınır.
Ruh ve can aynı şey midir?
Ruh, can kelimesiyle eş anlamdadır. Ruh, maddeyi harekete geçiren bir enerji gibi de düşünülebilir fakat bu enerji bir forma sokulmamış, işlevsel bir görev yüklenmemiş bir maddeyi harekete geçirmez. Ruh ancak yumurta, çekirdek ve sporlar içinde bir amaca yönelik olarak oluşturulmuş hücreleri harekete geçirmek; onları geliştirmek ve işlevsel hale getirmek için gereklidir. Canlılar moleküllerden oluşmuştur. Ruhun görevi, bir canlının oluşma aşamasının ilk adımıyla başlar ve ömrünü bitirinceye kadar devam eder. Ruh onu terkettiği zaman canlı çürür ve tekrar molekül haline döner.
İnsanın dünyaya gelişiyle ilgili aşamalar vardır: Hayat canlı bir zigot (döllenmiş) hücreyle başlar: Bir canlının yaşayabilmesi için sayısız işlevsel organa ve organların gelişmesini ve hareket etmesini sağlayacak “ruha” ihtiyacı vardır. Rahimde, yumurta içinde oluşmuş bir zigot, insan oluşturmaya kodlanmış, kesinlikle canlı bir hücredir çünkü ölü hücreler bölünüp çoğalamaz. Yani bir zigot oluştuğu andan itibaren canlıdır. Onu imha eden katil olur.
Cenin ne zaman canlanır?
Bilimin ilerlemesi bu konuyu açıklığa kavuşturmuştur: Bir zigot rahme düştüğü andan itibaren canlıdır. Hal böyleyken ceninin bir kan pıhtısı olduğunu söyleyerek onu küçümsemek ve aileri bilinçsizce evlat katili olmaya yöneltmek doğru olmaz. Bu konuların güncellenmesi gerekir. Konu ile ilgili ayetlerden bazılarını aşağıda görmektesiniz.
6: ENAM / 140. Bilgisizlikleri yüzünden “beyinsizce evlatlarını öldürenler” ve Allah’ın verdiği rızkı, Allah’a iftira ederek, haram kılanlar muhakkak ki ziyana uğradılar. Bunlar, doğru yoldan sapmışlardır. Hidayete erecek kimseler de değillerdir.
17: İSRA / 31. Geçim sıkıntısı endişesiyle evlatlarınızın canına kıymayın. Onların rızkını da sizin rızkınızı da veren biziz. Onları öldürmek çok büyük bir suçtur.
6: ENAM / 151. De ki, Rabbinizin size neleri haram kıldığını size okuyayım: “O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana ve babaya iyilik edin. Fakirlik korkusuyla evlatlarınızı öldürmeyin, sizin de onların da rızkını biz veriyoruz. Haksız yere Allah’ın haram kıldığı cana kıymayın. Kötülüklerin açığına da gizlisine de yaklaşmayın. Düşünesiniz diye Allah size bunları emretti.”
Çocuğunu öldüren bir Müslüman, hesap günü mutlaka bunun hesabını verecektir. Hesap günü, diyebilir misiniz ki: “Allah’ım Hoca Efendi böyle fetva veriyordu. Ben de bebeğimin canına kıydım ve onun canının bedeli olarak da iki altını veya bir miktar sadakayı diyet verdim!” Allah’ın ayetlerini değil de bazı hocaların söylediklerini galeye alırsanız Allah’a şirk koşmuş olmayacak mısınız? Hamileliğinizi sonlandırmadan önce bu konularda biraz kafa yormanız gerekmez mi?
Allah, her insanı rızkı ile yaratır. Hayati tehlikeler hariç çocuklarımızı “besleyemeyiz korkusuyla” öldürmek haramdır. Ruh kelimesinin eş anlamlısı can kelimesidir. Yumurtanın aşılanmasına engel olmak, tedbir almak günah değil fakat döllendikten sonra onu yok etmek günahtır çünkü o, bir insan olmak üzere yola çıkmıştır. Onun yaşamına son vermekle insan dinen katil sayılır. Allah’ın emir ve öğütlerini yerine getirirken gevşeklik gösterilmemelidir. Dönüş Rabbimizedir, O’nun huzuruna “katil” damgasıyla çıkmak istemiyorsak yasakladıklarını dikkate almalıyız.
Sonuç
Can ruh kelimesiyle eş anlamlıdır. Uzak doğu dinlerinin etkisinde kalan İslam dini alimleri ruh ve canı farklı iki olgu gibi düşünmüşler ve ruh girmeyen çocuğun hayatına son verildiğinde günah olmayacağını savunmuşlardır. Bilimin gelişmesi bu tezi çürütmüştür. Bir cenin rahme düştüğü andan itibaren canlıdır. Dini yorumların güncellenmesine ihtiyaç vardır.
kaynak
Kur’an ayetleri
Hadis rivayetleri