
Kur’an’ı Kerim akla hitap eder: “Onlar akıllarını da kullanmıyorlar.” cümlesine yabancı değilsiniz. Kur’an’ı Kerim’de bu cümlenin sık sık geçtiğine hepimiz şahidiz.
Allah’ın varlığını, ilmini, merhametini ve rahmetini algılayabilmemiz için Allah, bize duyu organlarımızı ve aklımızı bahşetmiştir. Akıl sağlığı yerinde olmayan kimselerin dini sorumluluğu da yoktur.
Kur’an’ı Kerim’deki ayetler, insanın düşünmesi, aklını yeterince kullanarak bir sonuca varması için serpiştirilmiştir: “Bir düşünen mi var?” ayetini hatırlamalıyız. Tek bir ayetin meali yapılarak veya kelimelerin anlamları yerli yerinde kullanılmayarak yanlış sonuca varılmış bazı ayetler bulunuyor. Bu yazının amacı bazı ayetlerde yapılan tercüme hatalarının nasıl ve nerede yapıldığını izah etmek olacaktır.
Kur’an-ı Kerim’de İki Deniz Mucizesi: Terim Hatalarının İzahı.
Her dilde hemen hemen kelimelerin bir kaç anlamı bulunmaktadır. Dolayısıyla bir ayeti çözerken doğru kelimeyi bulup yerli yerince kullanmak için emek sarfetmek gerekir. Yerli yerince kullanılmayan kelimeler, anlam kaymalarına neden olur. Bu da indirilen metinin anlaşılmasını zora sokar. Geleneksel çevirilere alternatif bir çeviri aşağıdadır:
مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ يَلْتَقِيَانِۙ
بَيْنَهُمَا بَرْزَخٌ لَا يَبْغِيَانِۚ
55: RAHMAN / 19, 20. Karşılaşan ve aralarında istemedikleri bir kıstak bulunan iki deniz (birbirine) karıştı.
وَهُوَ الَّذ۪ي مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ هٰذَا عَذْبٌ فُرَاتٌ وَهٰذَا مِلْحٌ اُجَاجٌۚ وَجَعَلَ بَيْنَهُمَا بَرْزَخًا وَحِجْرًا مَحْجُورًا
25: FURKAN / 53. İkisinin arasına sertleşen taş bir kıstak yapıp (tek bir deniz haline gelmelerini) yasaklayan ve birinin suyu acı, diğerininki tatlı iki denizi karıştıran O’dur.
Rahman Suresi 19, 20. ayetlerinin mealleri ve Furkan Suresi 53. ayetin meali hatalı çevrilmiştir. مَرَجَ kelimesi bu ayetlerde salmak anlamıyla çevrilmiştir. Bu مَرَجَ kelimesi sadece hayvanları “otlağa salmak” için kullanılmaktadır. Başka yerde “salmak” anlamında kullanılmaz.
مَرَجَ الدَّابَّة : (Genel anlamı) Hayvanı otlamak için otlağa saldı.
مَرَجَ : kelimesinin otlak, çayır, otlağa salmak, otlatmak gibi anlamlarının yanı sıra başka anlamları da bulunmaktadır. Diğer iki anlamı ise karışmak ve karıştırmaktır.
مَرَجَ : Kelimesi bu ayette karışmak anlamında kullanılmıştır. Bu anlamda kullanılmış olduğunun birçok kanıtı bulunmaktadır. Bu yazıda bunun kanıtları gösterilecektir.
Aşağıda cümle örnekleri verilmiştir.
مَرَجَ : Karıştı.
مَرَجَ اللهُ البَحْرَين : Allah iki denizi birbirine karıştırdı.
مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ : İki deniz birbirine karıştı.
يلتقيان : Kavuşma, kavuşmak, karşılaşmak, karşılamak, buluşmak, görüşmek.
جبل مع جبل لا يلتقي إنسان مع إنسان يلتقي ، لا يلتقي الجبل بالجبل لكن الإنسان يلتق بالإنسان ، جبل علي جبل لا يلتقي إنسانعليإنسان يلتقي
Dağ dağa kavuşmaz insan insana kavuşur (Arapça atasözü).
بَرْزَخٌ : Engel, Kıstak.
بَيْنَهُمَا : O ikisinin arasında
لَا يَبْغِيَان : İstenmeyen, istemedikleri,
بَرْزَخٌ لَا يَبْغِيَانِۚ : Onların istemedikleri bir kıstak.
Kur’an-ı Kerim’de İki Denizin Buluşması: Anlamı ve Verilen Mesajın İzahı.
- Kıstak (Berzah): İki denizin birbiriyle buluştuğu yerde altı taştan ve üstü topraktan oluşmuş, iki denizi birbirinden ayıran, dar ve uzun bir engeldir.
- Yarımadaların karayla buluştuğu dar ve uzun kara parçaları da buna örnek olarak verilebilir.
- Rahman Suresi 19 ve 20. ayet ve Furkan Suresi 53. ayet meallerinde iki denizin arasında onların istemedikleri yani yıkmaya zorladıkları fakat basınçlarının gücünün yetmediği bir kıstak bulunduğu izah ediliyor.
- Bu iki denizin suları, aralarında kaldırmaya zorladıkları kıstağı yıkamıyor çünkü bu kıstağın yapısının sertleşen taşlardan oluşmuş olması bunu engelliyor.
- Ayet meallerinde geçen yer, birinin suyunun tuzlu olduğu diğerinin suyunun tatlı olduğu bildirilen, iki denizin buluştuğu bir yerdir.
- Bu iki denizin suyunun karışmadığı değil, aralarında bir kıstak bulunmasına rağmen karıştığı bildirilmektedir.
- Bunu birbirine karışmaya uygun olarak yaratanın ve iki denizin suyunun karışmasını sağlayanın Allah olduğu bildirilmektedir.
- Allah, bu kıstakla iki denizi ayırmış ve böylece iki ayrı deniz olarak anılmalarını sağlamıştır.
- İki denizin suyunun karışmasıyla iki denizden de inci ve mercan çıkarılmıştır.
İnci ve Mercan Mucizesinin İzahı.
Tatlı sulardan inci ve mercan çıkmıyor fakat ayette her ikisinden de inci ve mercan çıktığı belirtiliyor. Bu iki denizin suyunun karıştığının bir delilidir. Ayetlerden bu anlaşılıyor.
وَمَا يَسْتَوِي الْبَحْرَانِۗ هٰذَا عَذْبٌ فُرَاتٌ سَٓائِغٌ شَرَابُهُ وَهٰذَا مِلْحٌ اُجَاجٌۜ وَمِنْ كُلٍّ تَأْكُلُونَ لَحْمًا طَرِيًّا وَتَسْتَخْرِجُونَ حِلْيَةً تَلْبَسُونَهَاۚ وَتَرَى الْفُلْكَ ف۪يهِ مَوَاخِرَ لِتَبْتَغُوا مِنْ فَضْلِه۪ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
35: FATIR / 12. (Aslında) iki denizin suyu müsavi değil: Biri tatlı ve içimi kolay, diğeri tuzlu ve acı. Onların her birinden taze bir et yiyor ve takınılacak bir şeyler çıkarıyorsunuz. Allah’ın ikram ettiği şeylerden bulmak isteyenleri, onların içinde gemilerle dolaşırken görüyorsunuz. Umulur ki teşekkür (şükür) edersiniz.
- Bahsedilen iki denizin arasındaki kıstak, sertleştirilmiş ve suyun yıpratmasına karşı koyabilen taşlardan oluşmaktadır.
- Taşların üst kısmında ve alt kısmında bulunan uygun geçitler iki suyun birbirine karışmasını sağlamaktadır.
- Bu sayede suları farklı farklı olan iki denizin suyu birbirine karışarak insanların menfaatine sunulmuştur.
- Böylece insanlar, iki denizden de birbirine benzer yararlar sağlayabilmekte ve her iki denizden de inci mercan ve taze et çıkarabilmektedir.
- Her iki denizden çıkarılan midye ve istiridyeler hem yenilebilmekte hem de içinden zinet eşyası çıkarılıp kullanılabilmektedir.
- Allah tarafından kullanımımıza sunulmuş olan bunca sayısız nimetleri bizim kendi gücümüz ve ilmimizle gerçekleştirebilmemiz imkansızdır.
- Her bir şey bizim menfaatimize uygun yaratılmıştır.
يَخْرُجُ مِنْهُمَا اللُّؤْلُؤُ۬ وَالْمَرْجَانُۚ
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
55: RAHMAN / 22, 23. Onlardan inci ve mercan çıkarıyorsunuz. Rabbinizin ikram ettiği nimetlerden hangi birini inkâr edeceksiniz?
Rahman Suresi 22 ve 23. Ayet meallerine bakarsak Allah: “Onlardan inci ve mercan çıkarıyorsunuz.” diyor. Eğer Allah iki denizin suyunu karıştırmamış olsaydı, onların her ikisinden de inci ve mercan çıkaramazdık çünkü inci de mercan da tuzlu sularda bulunur. Kur’an’ı Kerim’de bir çelişki yoktur. Yorumlamalarda bazı problemler vardır ve yeniden gözden geçirilmesi gereken konular vardır.
Rabbimiz: “Rabbinizin ikram ettiği nimetlerden hangi birini inkâr edeceksiniz?” diyor. Yeryüzünde yararlanmakta olduğumuz her türlü nimetin yaratıcısı Rabbimizdir. İki deniz olayı bir mucize değil, bir merhamet ve bir rahmettir.
İki denizin karışması; büyük bir ilmin, merhametin ve rahmetin eseridir. Akıl yoluyla açıklanabilen bir olaydır. Bu ayetler, Allah’ın gücünü, rahmetini ve kullarına olan merhametini bizlere izah etmektedir.
Aşağıdaki ayet meallerinde de Allah’ın merhametine ve rahmetine değinilmiştir:
رَبُّكُمُ الَّذ۪ي يُزْج۪ي لَكُمُ الْفُلْكَ فِي الْبَحْرِ لِتَبْتَغُوا مِنْ فَضْلِه۪ۜ اِنَّهُ كَانَ بِكُمْ رَح۪يمًا
17: İSRA / 66. Lütfundan nasip arayasınız diye denizde gemileri sizin için yürüten kudret sahibi O’dur. Şüphesiz O, size karşı çok merhametlidir.
وَلَقَدْ كَرَّمْنَا بَن۪ٓي اٰدَمَ وَحَمَلْنَاهُمْ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ وَرَزَقْنَاهُمْ مِنَ الطَّيِّبَاتِ وَفَضَّلْنَاهُمْ عَلٰى كَث۪يرٍ مِمَّنْ خَلَقْنَا تَفْض۪يلًا۟
17: İSRA / 70. Andolsun ki biz, insanoğlunu şan ve şeref sahibi kıldık. Karada ve denizde taşıtlarla gezinmelerini sağladık. Temiz yiyeceklerle rızıklandırdık. Yarattıklarımızın birçoğundan üstün kıldık.
اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ سَخَّرَ لَكُمْ مَا فِي الْاَرْضِ وَالْفُلْكَ تَجْر۪ي فِي الْبَحْرِ بِاَمْرِه۪ۜ وَيُمْسِكُ السَّمَٓاءَ اَنْ تَقَعَ عَلَى الْاَرْضِ اِلَّا بِاِذْنِه۪ۜ اِنَّ اللّٰهَ بِالنَّاسِ لَرَؤُ۫فٌ رَح۪يمٌ
22: HAC / 65. Görmedin mi ki Allah, bütün yerdekileri ve izniyle denizlerde akıp giden gemileri sizin buyruğunuz altına verdi. Semanın dünyanın üstüne düşmesine izin vermeyip koruyan O’dur ancak izin verirse o başka. Şüphesiz Allah, insanlara karşı çok şefkatlidir ve çok merhametlidir.
Yukarıda gördüğümüz ayet meallerinde, Rabbimizin bizlere olan şefkat ve merhametini apaçık görmekteyiz. Bu ayetler akla hitap ediyor:
- Suyun kaldırma gücü olmasaydı, gemiler suyun üzerinde kalabilir miydi?
- Rüzgarlar hoş bir esinti şeklinde esmeseydi, yelkenli gemiler hareket edebilir miydi?
- Denizde sürekli fırtınalar olsaydı insanlar, gemileri ulaşım aracı olarak kullanabilir miydi?
Rabbimizin, ayetlerle bunları bize izah etmesi, bizi düşünmeye yönlendirmesinden daha doğal ne olabilir ki? Her şeyde bir mucize arıyoruz. İşte bu durum da bizi yanıltıyor.
اَوَلَمْ يَكْفِهِمْ اَنَّٓا اَنْزَلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ يُتْلٰى عَلَيْهِمْۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَرَحْمَةً وَذِكْرٰى لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ۟
29: ANKEBÜT / 51. Sana indirdiğimiz, kendilerine okunuyor olan Kitap, onlara yetmiyor mu? Şüphesiz, mümin bir kavim için bunun içindekiler bir rahmet ve bir nasihattır.
Not: Kur’an Meallerinin ve Arapça Dilinin Tarihsel Bağlamları İleride Ele Alınacaktır.