Fetih Suresi, Kur’an’ı Kerim’in 48. Suresidir ve 29 ayettir. Bu Sure İslam tarihinde önemli bir dönemi temsil eder. Sureye adını veren fethin, Hudeybiye Antlaşması mı yoksa Mekke’nin fethi mi olduğu konusunda farklı değerlendirmeler vardır. Hudeybiye Antlaşmasıyla ilgili olduğu daha ağır basmaktadır.
Fetih Suresi müminlere gelecek zaferi müjdelemek ve geçmiş günahları bağışlamak üzere indirilmiştir. Surenin başlangıcında Allah’ın lütuf ve zaferini ilan eder ve inananların geçmiş hatalarının bağışlanacağına dair güçlü bir umut verir. Bu umut, Müslüman toplumunun moralini yükselterek geleceğe umutla bakmalarını sağlama amacı taşır.
“Euzübillahimineşşeytanirracim” “Kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım”
“Bismillahirrahmanirrahim”: “Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla”
48: FETİH / 1. 2. Allah, sizin geçmiş günahlarınızı bağışlasın, üzerinizdeki nimetini geciktirmeksizin tamamlasın ve sizi doğru yola iletsin, diye elbette sana apaçık bir zafer verdik.
48: FETİH / 3. 4. 5. Allah seni bir zaferle muzaffer kılar. O, müminlerin kalplerine huzur indiren ve onların imanlarına iman katandır. Yeryüzünün ve gökyüzünün orduları Allah’a aittir. Allah hüküm ve hikmet sahibidir. Allah yolunda öldürülmek, mümin erkeklerin ve mümin kadınların üzerlerindekileri günahları kaldırmak içindir ve onları altından ırmaklar akan içinde ebedi kalacakları bir cennete koymak içindir. İşte bu, Allah katında elde edilen büyük bir kazançtır.
48: FETİH / 6. 7. 8.Münafık erkeklere ve münafık kadınlara; kötü zanla Allah’a şirk koşan müşrik erkeklere ve müşrik kadınlara azap edilir. Allah onlara öfkelenmiş, onları lanetlemiştir ve onlar için cehennemi hazırlamıştır. Orası kötü bir yerdir. Yerlerin ve göklerin askerleri Allah’a aittir. Allah hüküm ve hikmet sahibidir. Muhakkakki seni bir tanık, bir uyarıcı ve bir müjdeleyici olarak gönderdik.
48: FETİH / 9. Allah’a ve Resulüne iman edin. Sabah, akşam O’nu tesbih edin ve O’nu yücelttikçe yüceltin!
48: FETİH / 10. Şüphesiz sana biat edenler, ancak Allah’a biat etmiş olurlar. Allah’ın eli onların elinin üzerindedir. Kim Allah’a verdiği ahdi yerine getirirse, Allah ona büyük bir mükâfat verecektir. Kim onu bozarsa, ancak kendi aleyhine bozmuş olur.
48: FETİH / 11. Geride kalan bedeviler sana şöyle diyecekler: Paramız ve ailelerimiz bizi meşgul etti, bizim için bağışlanma dile. Kalplerinde olmayanı dilleriyle söylerler. De ki: “Allah size bir zarar veya bir fayda vermek istese, Allah’tan size gelecek olan şeyi kim engelleyecek. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
48: FETİH / 12. Tam aksine siz fakir bir topluluktunuz. Peygamber’in ve mü’minlerin ailelerine bir daha asla dönmeyeceklerini sanıyordunuz. Kötü bir düşüncede bulundunuz. Bu kalplerinize hoş göründü.
48: FETİH / 13. Kim Allah’a ve Resûlüne inanmazsa, biz inkar edenler için yakıcı bir ateş hazırladık.
48: FETİH / 14. Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır, dilediğinin günahlarını bağışlar, dilediğine azap eder. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.
48: FETİH / 15. Geride kalanlar şöyle diyecekler: Ganimet almaya gittiğinizde: “Bizi bırakın, biz de size uyalım.” Allah’ın sözünü değiştirmek istiyorlar, “Siz bize uymayacaksınız” deyin. Onlar: “Allah daha önce böyle söylemişti. Bilakis siz bizi kıskanıyorsunuz.” diyecekler. Maalesef, onlar pek az şeyden başka bir şey anlamadılar.
48: FETİH / 16. Geride kalan Bedevilere de ki: “Siz, büyük güç sahibi bir kavme karşı çağrılacaksınız.” Ya onlarla savaşırsınız ya da onlar size teslim olurlar. Yani eğer siz iyilik yaparsanız, Allah da sizi güzel bir şekilde ödüllendirecektir. Eğer daha önce sözünüzden döndüğünüz gibi geri dönerseniz, sizi acıklı bir azapla cezalandıracaktır.
48: FETİH / 17. Körlere bir sorumluluk yoktur, topallara bir sorumluluk yoktur, hastalara da bir sorumluluk yoktur. Kim Allah’a ve Resûlüne itaat ederse, Allah onu, altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Kim de yüz çevirirse, onu acıklı bir azapla cezalandırır.
48: FETİH / 18. 19. Allah, o ağacın altında sana biat eden mü’minlerden razı olmuş, kalplerinde olanı bilmiş, böylece üzerlerine sükûnet indirmiş ve onları kesin bir fetihle ödüllendirmiştir. Onlar birçok ganimet alıyorlar. Allah güçlüdür, hikmet sahibidir.
48: FETİH / 20. Allah, alacağınız birçok ganimeti size vaat etti, bunları sizin almanız için acele etti ve insanların ellerini sizden çekti. Bu, mü’minler için bir ibret olsun ve sizi doğru yola iletsin, diyedir.
48: FETİH / 21. Üstesinden gelemediklerinizi de Allah kuşatmıştır. Allah, her şeye kadirdir.
48: FETİH / 22. Eğer o kâfirler sizinle savaşmış olsalardı mutlaka geri dönerlerdi. Artık onlar ne bir dost bulabilirlerdi ne de bir yardımcı.
48: FETİH / 23. Allah’ın sizden önce geçen sünneti budur. Allah’ın sünnetinde hiçbir değişiklik bulamazsınız.
48: FETİH / 24. Mekke’nin iç kısımlarında onlara karşı size zafer verdikten sonra Onların ellerini sizden, sizin ellerinizi de onlardan çeken O’dur. Allah yaptıklarınızı hakkıyla görendir.
48: FETİH / 25. Onlar, inkar eden ve sizi Mescid-i Haram’dan alıkoyan ve kurbanların yerlerine ulaşmasına engelleyenlerdir. Eğer Allah’ın rahmetine girmek isteyen, inanan erkekler ve inanan kadınlar olmasaydı, sen onları tanıyamazdın. Sana onlardan bir musibet geleceğini bilmeden sen onların arasına korkusuzca girerdin. Eğer onlar seni kandırsalardı, elbette içlerinden inkar edenleri elem dolu bir azapla azaplandırırdık.
48: FETİH / 26. İnkar edenlerin kalplerine cehalet ateşi yerleştiğinde Allah, Resûlüne ve mü’minlerin üzerine sükûnetini indirdi ve onları takvaya bağlı kıldı. Onlar bunları ve orayı daha çok hak ediyorlardı? Allah her şeyi hakkıyla bilendir.
48: FETİH / 27. Şüphesiz Allah, Resûlüne gerçeği vahyetmişti: “Allah’ın izniyle Mescid-i Haram’a selametle gireceksiniz. Başınızı dik tutun ve güç yetiremeyiz, diye korkmayın. O, sizin bilmediğinizi biliyor ve bundan dolayı yakında bir fetih yarattı.”
48: FETİH / 28. Peygamberini hidayetle ve hak din ile gönderip, dinini bütün dinlere üstün kılan O’dur. Şahit olarak Allah yeter.
48: FETİH / 29. Muhammed, Allah’ın elçisidir. Onunla birlikte olanları, kafirlere karşı güçlü ve kendi aralarında merhametli görürsün. Allah’ın lütfunu ve rızasını arayarak diz çöküp secdeye varırlar. Yüzlerinde secdenin izleri vardır. Onlar, Sürgünlerini çıkarmış bir ekin gibi kalınlaşsın ve sapları üzerinde sağlamlaşsın ve onlarla Allah kâfirleri öfkelendirsin. Bu, onların Tevrat’taki ve İncil’deki misalleridir. Allah, içlerinden iman edip salih ameller işleyenlere mağfiret ve büyük bir mükâfat vaat etti.
Sonuç:
Fetih Sure’siyle Müslümanlara verilen zafer müjdesi sadece dünyevi bir başarının ötesinde, imanlarını da güçlendiriyor ve Allah’a daha sıkı bir şekilde bağlanma fırsatı sunuyor. Bu Sure, Müslümanların birlik içinde olmalarını, tüm zorluklara rağmen, Allah’a olan teslimiyetlerini sürdürmelerini ve imanlarını pekiştirmelerini sağlamak adına bir kılavuz vazifesi görüyor. Geleceğe yönelik umutlar verirken Müslümanları etkili bir şekilde motive ediyor. Ayrıca münafıkların ve inkarcıların karşılaşacakları azapları hatırlatıyor.
(Meal: Tercüme Ağırlıklı Kur’an’ı Kerim Mealidir. Meal sahibi: Vesile Yanık)