İslam öncesi cahiliye dönemi, ahlaki değerlerin çürüdüğü, toplumsal çöküntülerin had safhada yaşandığı bir dönemdi. Bu dönemde öne çıkan pratiklerden biri de “Muta Nikahı” olarak bilinen evlilik dışı ilişki yöntemiydi. Adına rağmen, bu uygulama nikahın temel şartlarını taşımayan, kısa süreli ve çoğu kez kadınları mağdur eden bir süreçti. Bu makalemizde Muta Nikahı’nın İslam öncesi cahiliye devrindeki yerini, pratiklerini ve İslam’ın bu uygulamaya getirdiği düzenlemeleri inceleyeceğiz.
İslam Öncesi Cahiliye Dönemi ve Ahlaksal Çöküntü
Muta nikahı, İslamiyet öncesi cahiliye döneminin ahlaki çöküntülerinden birini temsil eden bir uygulamaydı. Muta nikahı adına rağmen, gerçekte nikahın gerekli kıldığı şartları taşımayan kısa süreli, bir saatlik veya birkaç günlük ilişkilerin adıydı. Bu tür nikahlar için şahit veya nikah memuru gerekmiyordu. Erkekler, yalnızca yatacakları kadınla anlaşıp belirlenen ücreti ödüyor ve ilişki sona erdiğinde sorumluluktan kurtuluyordu.
Muta nikahı altında birleşen kadınlar, miras ve nafaka hakkına sahip olmuyor, hamile kalmaları durumunda ise genellikle kendi başlarına sorunlarla yüzleşiyorlardı. Bu zor durumda, kadınlar ilkel yöntemlere başvurarak sağlıklarını riske atıyor ve toplumun gözünde çoğu kez dışlanıyorlardı.
Kadınlar, bu uygulama altında kiralanabilir bir mal olarak görülüyor, hatta kız çocukları öz babaları tarafından ücret karşılığında başka erkeklere kiralanabiliyordu.
Peygamberimiz, bu tür ahlaki çöküntülere karşı içten bir nefret beslemiş, ancak Allah’tan bir vahiy gelmedikçe bu uygulamalara müdahale edememiştir. İslam, toplumdaki adaletsizlik ve insanlık dışı uygulamalara karşı 23 yıl süren bir mücadele başlatmıştır. Adaletsizlikler ve ahlaksızlıklar peyder pey kaldırılmıştır.
Muta nikahı, İslam öncesi cahiliye devrine ait bir uygulamadır ve Kur’an’ın tamamlanmasından önce, evlenme, boşanma ve zina ile ilgili hükümler henüz indirilip tamamlanmadığı bir dönemin genel ahlakını yansıtmaktadır. Ancak Kur’an’ın tamamlanmasıyla birlikte, bu tür ilişkilerin yasaklandığı açık bir şekilde ifade edilmiştir.
Peygamberimiz, bu nikahı ahlaki olmayan bir uygulama olarak görmesine rağmen, Allah’tan gelen bir vahiy olmadan müdahale edememiştir. Rivayetlerde geçen olaylar, Kur’an’ın tamamlanmasından önceki döneme aittir. Kur’an’ın tamamlanmasıyla evlilik dışı her türlü ilişkinin kapısı kapanmıştır.
Kur’an’ı Kerim’de Muta nikahına izin veren bir ayet yoktur. Bazı kesimlerin, Nisa Suresi 24. Ayetini çarpıtarak muta nikahı lehine bir yorum çıkarma gayreti içinde bulunduğu görülür. Muta nikahı kesinkes Kur’an’ın hükümlerine aykırıdır.
İslam’ın Temel Prensipleri ve Getirdiği Yenilikler
İslam’ın temel prensiplerine göre, nikah resmi bir işlemdir ve iki şahit huzurunda gerçekleştirilir. Boşanma da mahkeme kararı ile olur ve üç aylık bir iddet süresi vardır. Bu süre zarfında çiftler, ilişkilerini gözden geçirir ve Allah’ın aralarında sevgi ve uyumu yeniden oluşturmasını umar. İslam, evlilik kurumunu temel alır ve muta nikahı gibi gizli ilişkileri kesinlikle yasaklar.
Sonuç olarak, İslam’ı anlama çabalarında oldukça dikkatli olunmalıdır. Kur’an’ın hükümleri, dini öğretilere sadık kalmayı gerektirir. Hadislerin, rivayetlerin ve yorumların bu temel prensipleri çarpıtmamasına dikkat edilmelidir.
Makalemizde, Muta Nikahı’nın İslam öncesi cahiliye dönemindeki kökenlerine ve pratiklerine odaklandık. Bu uygulama, kadın haklarına yönelik adaletsizlikleri ve toplumsal çöküntüyü simgeliyor. İslam’ın gelmesiyle birlikte, bu ahlaki sorunlara çözümler getirilmiş ve evlilik, boşanma gibi konularda yeni düzenlemeler yapılmıştır.
Muta Nikahı’nın ortadan kalkması, İslam’ın toplumsal adaleti sağlamak ve insan haklarına saygı göstermek amacını taşıyan, evrensel ilkelerini yansıtır. Muta nikahı, İslam’ın getirdiği değerlerle çatışan bir geçmişin izlerini taşınır. Kur’an öğretileri bugünün toplumlarında bu değerlere uygun bir yaşam biçimini teşvik eder.