İLAHİ HİDAYET VE İNSAN SORUMLULUĞU: ALIN YAZISI ANLAYIŞININ TAHLİLİ

İslam’da ilahi hidayet ve insan sorumluluğu, tarih boyunca çeşitli yorumlar ve tartışmalara konu olmuştur. Özellikle alın yazısı anlayışı, Allah’a şirk koşanlar tarafından ileri sürülen bir argüman olarak, insanın kaderi ve iradesi üzerine derin düşüncelere yol açmıştır. Bu yazıda, Kuran’ın Nahl Suresi’nde geçen ilgili ayetler üzerinden, ilahi hidayetin doğası ve insanın sorumluluğu konuları ele alınacaktır.

Tarih boyunca Allah’a şirk koşanlar alın yazısı anlayışını ileri sürmüşlerdir. Alın yazısı, Allah tarafından insanların alnına yazılmış olan ve kişinin iradesi dışında ömür boyu yaşayacağı iyi ve kötü olaylar serisidir, demişlerdir: İnsan sadece yazılıp önüne konulmuş senaryoların oyuncusudur. Yani kendi iradesini kullanarak hiç bir şey yapmaz. Allah’a şirk koşanların ileri sürmüş olduğu bu alın yazısı anlayışının ilahi dinlere yapıştırılmasıyla birlikte, inanmış kimselerin inanç yapılarında tamiri zor hatta imkansız sapmalar başlamıştır.

Allah Kime Hidayet Nasip Eder?

Allah dilediğine hidayet nasip eder şeklindeki ayet çevirileri, insanları Allah’ı suçlamaya yöneltmiştir. Böylece insanlar işledikleri günahları kendi iradeleriyle yapmadıklarını bunları Allah’ın alınlarına yazdığına inanmaya başlamışlardır ve Allah dileseydi biz ve atalarımız hidayete ulaşırdı, diyerek bütün günahlarının vebalinden Allah’ı sorumlu tutmuşlardır.

Nahl Suresi 35. ayette: Geçmişte, Allah’a şirk koşanların atalarının da aynı şeyleri söyleyerek gerçeklerden saptıkları ve hepsinin Allah’ı suçlama konusunda ısrarcı oldukları vurgulanır. Onların alın yazısı konusunda yanlış anlayışlarındaki ısrarlarının peygamberlere bir sorumluluk getirmediği ve peygamberlere düşenin sadece tebliğ olduğu bildirilir.

16: NAHL / 35. Allah’a ortak koşanlar: “Allah dileseydi, atalarımız ve biz O’ndan başka hiçbir şeye tapmazdık.” diyorlar. Onlardan öncekiler de işte böyle yapmıştı. O halde peygamberlere düşen sadece açık bir tebliğdir.

Nahl Suresi 36. Surede: Her ümmete Allah’a kulluk etmeleri ve kötülüklerden kaçınmaları için elçiler gönderildiği ve uyarılan kimselerin içinden de Allah’ın rehberliğiyle doğru yolu bulanlar olduğu bildiriliyor.

Allah’ın insanların alnına Allah’ı inkar etsinler ve günah işlesinler, diye bir yazı yazmadığı ve bütün uyarılara rağmen müşriklerin sapıklığı tercih ettikleri belirtiliyor.

16: NAHL / 36. Andolsun biz: “Allah’a kulluk edin ve kötülüklerden kaçının!” diye her millete bir elçi gönderdik. Uyardığımız kimselerden Allah’ın rehberliğinde hidayete erenler de vardır, sapıklığı tercih edenler de. O halde yeryüzünde gezin de yalanlayanların akıbetinin ne olduğunu bir görün.

Allah’ın onlara zulmetmediği, doğru yola gelmeleri için kendilerini uyardığı, kötülükte ısrar etmeleri üzerine kararttıkları dünyanın temizlenmesi doğrultusunda yeryüzünden kaldırıldıklarına vurgu yapılır. İnkarda ısrar eden kimselerin yeryüzünde dolaşıp onların akıbetlerini görmeleri ve gördüklerinden ders çıkarmaları istenir.

Günahta Israr Edenlerin Akıbeti nedir?

Nahl Suresi 37. ayette: Peygamberler ne kadar öz verili bir çalışmada bulunursa bulunsun Allah’a şirk koşanların doğru yola gelmemekte ısrarcı oldukları bildirilir. Allah’ın insanların alnına nasıl davranacaklarını yazmadığı fakat onların Allah’a iftirada ısrarcı olmaları ve Allah’ın rehberliğine sırtlarını çevirmeleri hasebiyle onları kendi hallerine günah ve cehalet içinde bırakacağı vurgulanır. Allah’ın onlara yardım etmeyi bırakmasından sonra onları doğru yola iletecek başka kimse olmadığı bildirilir.

16: NAHL / 37. Onların doğru yola gelmelerini sen ne kadar istersen iste, Allah sapıtanları doğru yola iletmez ve onların yardımcıları da yoktur.

Allah Yeniden Diriltmeyi Neden Vadetti?

İnsanlara yeniden diriltilme sözü vâdedilmiştir fakat müşrikler olan güçleriyle yeniden diriltilmeyi inkar etmişler ve yeniden diriltilmeyeceklerine inançlarının tam olduğunu belirtmek için yemin etmişlerdir. Halbuki her kavme yeniden diriltilmenin Allah’ın bir vaadi olduğu bildirilmiştir.

İnsanların çoğunluğu, bütün kavimlerin Allah tarafından uyarıldıklarını bilmiyorlar. Allah’ın onları uyarmadığı halde geçmişte cezalandırdığını ve gelecekte de cezalandıracağını zannediyorlar. Halbuki yer yüzünde uyarılmadığı halde Allah tarafından ağır bir şekilde cezalandırılmış bir kimse yoktur. Her kavme uyarıcılar gelmiştir. Onlar uyarıcıları yalanlamış, sihirbazlıkla suçlamış, çoğu kez de hunharca katletmişlerdir.

16: NAHL / 38. Allah’ın ölenleri diriltmeyeceğine dair, olanca inançlarıyla yemin ediyorlar. Aslında gerçekten onlara yeniden diriltme sözü vadedildi fakat insanların çoğunluğu onların uyarıldığını bilmiyorlar.

16: NAHL / 39. Ayrılığa düştükleri şeyler onlara açıklansın ve inkâr edenler kendilerinin yalancı olduklarını bilsinler, diye diriltme sözü vadedildi.

İnkar edenlerin inkar ettikleri şeylerin doğru olduğunu görmeleri ve kendilerinin birer yalancı olduklarını bilmeleri için yeniden diriltileceklerini vadedildiği bildirilmektedir. Onlar, bu dünyadayken yeniden diriltileceklerine ve yaptıkları kötülüklerden dolayı hesaba çekileceklerine inanmamışlar ve gelen peygamberleri yalanlamış oldukları için diriltilecek kendilerinin birer yalancı olduğu ortaya çıkarılacaktır.

Sonuç:

Kuran’ın vurguladığı gibi Allah her kavme uyarıcılar göndermiş ve doğru yol ile eğri yolu kendilerine göstermiştir. İnsanların hidayeti kabul etme ve doğru yolu seçme konusunda özgür iradesi vardır. Alın yazısı anlayışı, müşriklerin ve münafıkların yanlış yorumudur ve bu yorum, insanları Allah’ı suçlamaya yöneltmektedir. Dini otoriteler tarafından sorumluluk ve iradenin önemi vurgulanmalıdır.

İslam’ın temel prensipleri olan adalet ve merhamet, insanların yeryüzünde doğru yolu bulma ve kötülükten kaçınma konusundaki çabalarını desteklemektedir.