Peygamberlere yöneltilen iftiralar, İslam tarihinde ne yazık ki sıkça karşılaşılan bir durumdur. Rivayetlerde yer alan çeşitli iddialar, zamanla çeşitli yorumlara ve tartışmalara neden olmuştur. Özellikle değişik kaynaklara dayandırılan bu iddialar, Müslümanlar arasında sıklıkla tartışılan konular arasında yer alırken, İslam’ın temel ilkeleriyle uyumlu olup olmadığı da sorgulanmaktadır. Bu yazı İslam’ın temel ilkeleriyle yapılan yorumların uyuşup uyuşmadığının tahlili üzerine odaklanıyor.
Peygamberlere Neden İftiralar Atıyorlar?
Bütün peygamberlere iftiralar atılmıştır. İslam’ı kirleterek gözden düşürmek için yapılan çalışmalar daha peygamberler hayattayken başlamıştır.
Allah’ın Kitabı bu rivayetleri yalanlıyor. Enfal Suresi 27. ayette Allah, diyor ki : “Yeryüzünün hakimi olsa bile hiç bir peygambere esir sahibi olmak yakışmaz.” Peki, Peygamberler Allah’ın bu uyarısına rağmen esir sahibi olmuş olabilirler mi?.. Allah şöyle diyor:
مَا كَانَ لِنَبِيٍّ اَنْ يَكُونَ لَهُٓ اَسْرٰى حَتّٰى يُثْخِنَ فِي الْاَرْضِۜ تُر۪يدُونَ عَرَضَ الدُّنْيَاۗ وَاللّٰهُ يُر۪يدُ الْاٰخِرَةَۜ وَاللّٰهُ عَز۪يزٌ حَك۪يمٌ
8: ENFAL / 67. Yeryüzünde ağırlık sahibi olsa bile hiçbir peygambere esir sahibi olmak yakışmaz. Siz bu dünya malını istiyorsunuz, Allah da ahireti istiyor. Allah güçlüdür ve bilgindir.
Yapılan rivayetlerle ayetleri hiç karşılaştırdınız mı?.. Allah, hiç bir peygamberin cariyesi olmadığını üstüne basa basa vurgularken biz Enfal Suresi 67. ayeti görmezden gelip inkar eder ve geçmişte ne amaçla yazıldığını bilmediğiniz kitapları başınıza taç edersek Peygamberimiz bize şefaat eder mi? Bu rivayetleri inkar edemiyoruz çünkü bu rivayetlerden birini inkar edince kafir olacağımıza inandırılmışız.
Bu rivayetler insanları şehvetine düşkün hale düşürmek için yapılmıştır. Halbuki Allah, şehvetlerinin arkasına düşenler konusunda Müslümanları uyarıyor. Bu yanlıştan geri dönmelerini istiyor. Bu iftiralardan geri dönenlerin tövbelerini kabul etmek istiyor. Bu iftiraların neden yapıldığını anlatan ayetin Arapçası ve meali aşağıdadır:
وَاللّٰهُ يُر۪يدُ اَنْ يَتُوبَ عَلَيْكُمْ وَيُر۪يدُ الَّذ۪ينَ يَتَّبِعُونَ الشَّهَوَاتِ اَنْ تَم۪يلُوا مَيْلًا عَظ۪يمًا
4: NİSA / 27. Allah, sizin tövbelerinizi kabul etmek istiyor. Şehvetlerine tabii olanlar, sizin de “olağan üstü bir meyille” şehvetlerinize meyletmenizi istiyor.
Savaş Esirleri Ne Zaman Serbest Bırakılır?
Savaşlarda karşılıklı esirler alınır. Bu savaşın doğasında vardır ama savaş sona erince esirler karşılıklı serbest bırakılır. Bu konudaki ayeti kerime şöyledir:
فَاِذَا لَق۪يتُمُ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا فَضَرْبَ الرِّقَابِۜ حَتّٰٓى اِذَٓا اَثْخَنْتُمُوهُمْ فَشُدُّوا الْوَثَاقَۙ فَاِمَّا مَنًّا بَعْدُ وَاِمَّا فِدَٓاءً حَتّٰى تَضَعَ الْحَرْبُ اَوْزَارَهَاۚۛ ذٰلِكَۜۛ وَلَوْ يَشَٓاءُ اللّٰهُ لَانْتَصَرَ مِنْهُمْۙ وَلٰكِنْ لِيَبْلُوَ۬ا بَعْضَكُمْ بِبَعْضٍۜ وَالَّذ۪ينَ قُتِلُوا ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ فَلَنْ يُضِلَّ اَعْمَالَهُمْ
47: MUHAMMED / 3. 4. Çünkü inkar edenler batıla uydular, iman edenler de Rablerinden gelen hakka uydular. Allah, insanlara işte böyle örnekler veriyor. O halde savaşta, inkar edenlerle karşılaştığınız zaman onları zayıflatıncaya kadar boyunlarını vurun. Savaş sona erip de onlar bedelini ödeyinceye kadar esirleri fidye karşılığı olarak tutun. Durum böyledir; eğer Allah dileseydi, onlara karşı galip gelirdi velakin bu savaşlar bazılarınızı bazılarınızla sınamak içindir. Allah yolunda öldürülenlerin amelleri asla boşa gitmez.
Allah, savaşta esir alınan, savaş sonrasında Müslüman olan, geri kafirlere dönmek istemeyip Müslümanların arasında kalmak isteyen kölelerin özgürlüğüne kavuşturulmalarına müminleri teşvik etmiştir. Allah şöyle buyuruyor:
وَهَدَيْنَاهُ النَّجْدَيْنِۚ فَلَا اقْتَحَمَ الْعَقَبَةَۘ وَمَٓا اَدْرٰيكَ مَا الْعَقَبَةُۜ فَكُّ رَقَبَةٍۙ اَوْ اِطْعَامٌ ف۪ي يَوْمٍ ذ۪ي مَسْغَبَةٍۙ يَت۪يمًا ذَا مَقْرَبَةٍۙ اَوْ مِسْك۪ينًا ذَا مَتْرَبَةٍۜ ثُمَّ كَانَ مِنَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ وَتَوَاصَوْا بِالْمَرْحَمَةِۜ اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِۜ وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا بِاٰيَاتِنَا هُمْ اَصْحَابُ الْمَشْـَٔمَةِۜ
90: BELED / 10 – 19. Biz ona yardım için rehberlik ettik. Buna rağmen o engeli aşmadı. Engel nedir, biliyor musun? Bir köleyi kurtarmaktır, arzulanan gün için yakın akrabalardan bir yetimi beslemek yahut bir miskini doyurmaktır ve iman edip birbirlerine sabrı tavsiye edenlerden, birbirlerine merhameti tavsiye edenlerden olmaktır. İşte bu kimseler sancağı taşıyanlarla yoldaştır. Ayetlerimizi inkar edenlerse rezillerle yoldaştır.
Ayrıca Müslüman olan ve Müslümanlara sığınan kimseleri, kafir kavme geri yollamayı da Allah müminlere haram kılmıştır. Allah şöyle buyuruyor:
يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُٓوا اِذَا جَٓاءَكُمُ الْمُؤْمِنَاتُ مُهَاجِرَاتٍ فَامْتَحِنُوهُنَّؕ اَللّٰهُ اَعْلَمُ بِاٖيمَانِهِنَّۚ فَاِنْ عَلِمْتُمُوهُنَّ مُؤْمِنَاتٍ فَلَا تَرْجِعُوهُنَّ اِلَى الْكُفَّارِؕ لَا هُنَّ حِلٌّ لَهُمْ وَلَا هُمْ يَحِلُّونَ لَهُنَّؕ وَاٰتُوهُمْ مَٓا اَنْفَقُواؕ وَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ اَنْ تَنْكِحُوهُنَّ اِذَٓا اٰتَيْتُمُوهُنَّ اُجُورَهُنَّؕ وَلَا تُمْسِكُوا بِعِصَمِ الْكَوَافِرِ وَسْـَٔلُوا مَٓا اَنْفَقْتُمْ وَلْيَسْـَٔلُوا مَٓا اَنْفَقُواؕ ذٰلِكُمْ حُكْمُ اللّٰهِؕ يَحْكُمُ بَيْنَكُمْؕ وَاللّٰهُ عَلٖيمٌ حَكٖيمٌ ﴿١٠﴾
60: MÜMTEHİNE / 10. Ey iman edenler! Mümin kadınlar hicret ederek size geldiği zaman, onları imtihan edin. Allah, onların imanlarını sizden daha iyi bilir. Eğer siz de onların inanmış Müslüman kadınlar olduğunu öğrenirseniz onları kâfirlere geri döndürmeyin. Bunlar onlara helal değildir. Onlar da bunlara helal olmazlar. Kafirlerin sarf ettikleri mehirleri, kafirlere geri verin. Mehirlerini kendilerine verdiğiniz zaman onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Kâfir kadınları nikâhınızda tutmayın, sarf ettiğiniz mehri geri isteyin. Kâfir erkekler de sarf ettikleri mehri geri istesinler. Allah’ın hükmü budur. Aranızda O, hükmeder. Allah bilir, hikmet sahibidir.
Medine Şehir Devletinde özgür olmayan kadına nikah kıymak yasaktı. Cariyeyle evlenebilmek için önce o cariyeyi özgürlüğüne kavuşturmak gerekiyordu. Ayrıca her iki tarafın evlilik sigortasının miktarı konusunda anlaşması ve nikah sözleşmesi yapması şarttı. Bundan ayrı bir yemek vererek evlendiklerini duyurmaları gerekiyordu.
Medine Şehir Devletinde hür olsun cariye olsun nikah yapmaksızın bir kadınla ilişkiye girmek zina suçuydu. Maalesef cahil kimseler din adamlığına soyunmuş ve Allah’ın müşrik kadınlarla nikahlanmayın uyarısını, müşrik kadınlarla nikahsız yatın, olarak algılamışlardır. Böylece cariyelere nikah kıyılmamış ve göz göre göre esirler, tecavüze uğramışlardır. Diğer dinlerde de benzer sıkıntılar mevcuttur.
Sadece bizim Peygamberimize iftira atılmadı. Diğer peygamberlere de ahlaksızca iftiralar atıldığını görmekteyiz. Hz. Dâvûd Peygamber’in (as), bir komutanının karısına göz diktiğine dair Eski Ahid’de ve bizim bazı tefsir kaynaklarımızda da yer alan meşhur bir kıssa var.
Bazı İslâm kaynaklarına da girmiş bulunan bu kıssalara göre doksan dokuz karısı olan Dâvûd Peygamber (as), sadece bir karısı olan bir komutanının karısına göz dikmiştir ve adamı öldürtüp eşini almak suretiyle eşlerinin sayısını yüze tamamlamıştır. Ne acıdır ki bazı meal ve tefsirler bu iftiraların boyunduruğu altında yapılmaktadır.
Sonuç:
Bu yazıda ifade edilen önemli noktalar, Müslümanların iftiralarla nasıl başa çıkması gerektiği ve rivayetleri esas alan geleneksel inanç anlayışının, İslam’ın temel ilkeleriyle ne kadar uyumlu olup olmadığının tahlili üzerine odaklanılmaktadır. Peygamberlere yöneltilen iftiraların, farkına varmanın, İslam’ın doğru anlaşılması ve yaşanması için önemli olduğunu hatırlatmak gerekir. İman, sorgulama ve tutarlılık, bu tür iftiralarla mücadelede temel rehberlerdir. Müslümanlar olarak, iftiralar karşısında sağduyuyla, bilgiyle ve sevgiyle hareket etmeli, doğruyu aramalı ve hakkı savunmalıyız. Bu şekilde, İslam’ın gerçek öğretilerini daha iyi anlayabilir ve yaşayabiliriz.
İslam’da cariye var mı, sorusuna cevap arıyorsanız doğru yerdesiniz. Cevap aradığınız konuda daha fazla bilgiye ulaşacağınız şu linki tıklamanızı ve okumanızı tavsiye ediyorum. (Aşağıdaki linke dokunarak yazıyı açıp okuyabilirsiniz.)
KUR’AN’I KERİM’İN ÖĞRETİLERİ DOĞRULTUSUNDA KADIN HAKLARI VE ÖZGÜRLÜK ANLAYIŞI 👆