Bu makalede, dinin insan ile Rabbi arasındaki ilişkiyi nasıl tanımladığı, geniş kapsamı ve uygulama zorlukları üzerinde durulmaktadır. Dinin ahlaki prensipler ve yaşam alanlarını düzenleyici rolü incelenmektedir.
Dinin Geniş Kapsamı
Din, yaratıcı tarafından hazırlanmış insan yaşantısına uygun kurallar bütünüdür. Dinlerin kapsam alanına girmeyen hiçbir şey yoktur. Dinlerin kapsam alanı o kadar geniştir ki din, yaşamımızın her adımına yön verir. Din, sadece bir inançlar kümesinden ibaret olan ve kapalı bir kutu içerisinde muhafaza etmemiz gereken bir şey değildir. Din canlı tutulması gereken inançlar bütünüdür. Din, insanın çözemediği her probleme bir çözüm yolu gösterir. Dünyadaki acıları sona erdirmek, insanları mutlu etmek, insanlar arası adaletsizliğe son vermek, ister.
İnsan, diğer insanlarla kimseye zarar vermeden kimseden zarar görmeden uyum içerisinde yaşamak zorundadır. Allah, insanı nasıl güzel bir surette yaratmışsa dinini de insanın her türlü ihtiyacına en uygun cevabı verebilecek bir biçimde indirmiştir. İnsan nasıl kendi vücudunda olup biten her şeyi çözümlemekten aciz kaldıysa dini de yeterince çözümleyip hayata geçirmekten aciz kalmıştır. İnsanoğlu, dinin içerisine nefsani duygularını da katarak dinin emir ve yasaklarını bulandırmıştır.
İnsan-Rab İlişkisi: Hapsedilemez Bir Bağlam
Din kişi ile Rabbi arasına hapsedilemez çünkü din sadece inanmaktan ve ibadetten ibaret değildir: yeme, içme, uyuma, insan ilişkileri, sosyal dayanışma, hukuk, siyaset, ticaret, adalet, eğitim gibi gerekli bütün diğer insani ihtiyaçları düzenler. İslam, gerçek yaşamda kurallarıyla kendini gösteren ve insanların mutlu bir hayat sürmesini hedefleyen ilahi bir terbiyenin adıdır. Her ne kadar dinde mantık aranmaz, diyenler varsa da bu doğru değildir. Nedenine gelince din akıl sahiplerine hitap etmektedir. Delilere sorumluluk yüklemez. Bununla ilgili birçok ayetler indiyse nasıl olup da dinde mantık aranmaz, inanın gitsin, diyebiliriz?
Din soyuttan somuta indirgendiği zaman bir anlam kazanır yoksa işe yaramayan bir inançlar kümesi olarak kalır. Din baskıcı değil tavsiyecidir. Ayrıntıya girer, insanların düşünmediği konuları adil bir şekilde ele alır. Her eylemin hayata geçirilmeden önce toplum yararına mı değil mi analiz edilmesini ve ona göre hareket edilmesini ister. İnsanların yapacakları eylemlerin sonuçlarını önceden düşünerek toplum yararına eylemler gerçekleştirmelerinden yanadır. Din her eylemde adalet arar.
Allah’ın varlığına, birliğine inanmak, meleklerine inanmak, indirmiş olduğu Kitaplara inanmak, ahirete inanmak imanın olmazsa olmazlarındandır. İnsan ya tam Müslümandır ya da değildir. Çok Müslüman ya da az Müslüman gibi bir Müslümanlık tarifi yoktur. Allah insana muhtaç değildir ama insan Allah’ın rahmet ve merhametine muhtaçtır. Onun yardımı olmadan burnunun ucunu dahi göremez.
Yorumlama ve Uygulama Sorunları
İnsan, dinin buyruk ve tavsiyelerinin hikmetini düşünme zahmetine katlanmak istemez. Peşin hükümlüdür. Allah’ın emir ve tavsiyelerinde problem olduğunu zannederek Allah’ı ve indirdiği Kitapları eleştirir. Kendini mükemmel zannederek kibirlenir.
Din, felsefi olarak da ele alınabilir. Bundan din zarar görmez. Dinin indirilme amacını anlamak ve dini hükümlerin mantığını kavramak için felsefi sorulara da ihtiyaç duyulabilir. Allah her konuda adalet ister. Dini yorumları sorgulayacak olursak kalbura takılan, adalet içermeyen bir çok hükümle karşılaşabiliriz. Adalet içermeyen her ne varsa muhakkak ki insanların dini yanlış algılayıp yanlış yorumlamasından kaynaklanır. Bu adaletsiz uygulamaları araştırmak ve dinden uzaklaştırmak gerekir çünkü Allah’ın koyduğu hükümlerin dışına çıkmak ve bu Allah’tandır demek Allah’a iftira olur.
Sonuç:
Din, insan ile Rabbi arasına hapsedilemeyecek kadar geniş bir kapsama sahiptir ve insanın tüm yaşam alanlarını düzenler. Din, ahlaki prensipler ve eylemsel güzellikler üzerine kurulu olan bir terbiye sistemidir. Ancak, dini kavramların yorumlanması ve uygulanması sürecinde çeşitli zorluklar ve çelişkiler ortaya çıkabilir. Bu çelişkiler, genellikle insanın dinin özünü doğru anlamayıp yanlış yorumlamasından kaynaklanır.