ARAF SURESİ 179. AYET, MEAL VE TEFSİRİ

Giriş:

Araf Suresi Kur’an’ı Kerim’in 7. Suresidir ve sonradan hareketlenerek 206 ayete bölünmüştür. Araf Suresi 179. ayeti ve tefsirini içeren bu makalede, özellikle kalp, göz ve kulağın idrak, görme ve işitme açısından nasıl birer imtihan vesilesi olduğu ve doğru kullanımının önemi üzerinde duracağız.

İnsanlar ve cinler, hayvanlardan farklı olarak, Allah tarafından çeşitli yetilerle donatılmış varlıklardır. Ancak bu yetiler doğru kullanılmadığında, insanı cehenneme sürükleyen birer araç haline gelebilir. Kur’an-ı Kerim, insanlara kalp, göz ve kulak verilmesinin ne anlama geldiğini vurgular ve bu yetilerin yanlış kullanılmasının sonucunda nasıl bir hüsrana düşüleceğini bildirir. 

Ayet:

 وَلَقَدْ ذَرَأْنَا لِجَهَنَّمَ كَث۪يرًا مِنَ الْجِنِّ وَالْاِنْسِۘ لَهُمْ قُلُوبٌ لَا يَفْقَهُونَ بِهَاۘ وَلَهُمْ اَعْيُنٌ لَا يُبْصِرُونَ بِهَاۘ وَلَهُمْ اٰذَانٌ لَا يَسْمَعُونَ بِهَاۜ اُو۬لٰٓئِكَ كَالْاَنْعَامِ بَلْ هُمْ اَضَلُّۜ اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْغَافِلُون

Meal: 

7: ARAF 179. Gerçekten biz cinlerden ve insanlardan bir çoğunu cehennemlik yaptık çünkü onlara kalp verdik, onunla anlayıp idrak etmiyorlar; onlara göz verdik, onunla doğadaki delillerimizi görmüyorlar; onlara kulak verdik, onunla nasihatlarımızı işitmiyorlar; bilakis onlar, yollarını kaybetmiş de umursamaz sığırlar gibi davranıyorlar.

Tefsir:

  • Kalp ile Anlayıp İdrak Etmemek:

Kur’an’da “kalp”, sadece fiziksel bir organ değil, aynı zamanda insanın düşünme, anlama ve idrak etme kabiliyetinin merkezi olarak ele alınır. Yüce Allah, insanı düşünebilen ve akıl yürütebilen bir varlık olarak yaratmıştır. Ancak bazı insanlar, kendilerine verilen bu kabiliyeti kullanmazlar. Bu, kişinin hem dünyevi hem de uhrevi hayatında büyük kayıplara yol açabilir.

Bir insan, Allah’ın yarattığı kainatı, içindeki düzeni ve hayatındaki işaretleri düşünmezse, yaşamın anlamını ve gayesini de kavrayamaz. Örneğin, bir ağacın büyümesi, meyve vermesi ve hayatın sürekliliği, Allah’ın yarattığı mucizelerden biridir. Ancak kişi, bu gibi olayların ardındaki ilahi düzeni fark etmezse, kalbiyle idrak etme yeteneğini köreltmiş olur. Allah Kur’an’ı Kerim’de  bu duruma şöyle işaret eder:

7: ARAF 179. Gerçekten biz cinlerden ve insanlardan bir çoğunu cehennemlik yaptık çünkü onlara kalp verdik, onunla anlayıp idrak etmiyorlar.

Kalp, düşünmeyi ve anlamayı sembolize eder. Allah’ın mesajlarını ve kainattaki işaretleri dikkate almayan bir insan, doğru yolu bulmada başarısız olur.

  • Gözlerin Doğadaki Delilleri Görmemesi:

Allah, insana gözler vererek onu görme yetisiyle donatmıştır. Ancak, bu yetiyi sadece fiziksel dünyayı görmek için kullanmak, yeterli değildir. Gözler, Allah’ın yarattığı mucizeleri görmek ve bu deliller aracılığıyla Allah’ı tanımak için verilmiştir. Kur’an’da doğaya ve evrene birçok kez dikkat çekilir çünkü Allah’ın varlığını ve kudretini gösteren işaretler, her yerde mevcuttur.

Bir insan, gökyüzüne bakarken güneşin doğuşunu, batışını, mevsimlerin döngüsünü izleyebilir. Bu süreçlerin ne kadar düzenli ve mükemmel olduğunu düşündüğümüzde, aslında her şeyin arkasında bir yaratıcı olduğunu anlarız. Ancak bazı insanlar gözleriyle bu işaretleri görmezden gelir ve sadece dünya hayatına odaklanır. Allah Kur’an’ı Kerim’de  bu duruma şöyle işaret eder:

“Onlara göz verdik, onunla delillerimizi görmüyorlar.” (A’raf Suresi, 179)

Bu ayette gözlerin gerçek işlevine vurgu yapılır: Sadece fiziksel dünyayı görmek değil, aynı zamanda ilahi hikmetleri fark etmektir. İnsan, gözlerini açıp kainattaki düzeni ve hikmeti anlamadığında, aslında Allah’ın ona sunduğu en büyük nimetlerden birini boşa harcamış olur.

  • Kulakların Nasihatleri İşitmemesi:

Allah, insana işitme yetisini de vermiştir. Kulaklar, hakikati duymak ve nasihatleri işitmek için bir araçtır. Ancak, birçok insan bu yetiyi doğru kullanmaz ve Allah’ın ayetlerini işitmemek için kulaklarını kapatır. Bu, sadece sözlü nasihatlere karşı bir kayıtsızlık değil, aynı zamanda hakikatle yüzleşmekten kaçınmanın da bir ifadesidir.

Peygamberler, insanları Allah’ın yoluna davet ederken, onlara Allah’ın emir ve yasaklarını tebliğ etmişlerdir. Ancak, bazı insanlar bu daveti işitmemiş gibi davranır, Allah’ın mesajlarını ve uyarılarını duymak istemezler. Kulakları olup duymamak, nasihate karşı kayıtsız kalmayı simgeler. Allah Kur’an’ı Kerim’de  bu duruma şöyle işaret eder:

“Onlara kulak verdik, onunla nasihatlarımızı işitmiyorlar.” (A’raf Suresi, 179)

Kulakların işlevi, sadece duyulan sesleri algılamak değil, aynı zamanda bu sesleri içselleştirip hayatın yönünü değiştirmektir. İnsanın kulaklarını hakikate kapatması, onun için büyük bir kayıptır.

  • Doğru Yolda Olmadıklarını Bildikleri Halde Bazı İnsanların Bunu Umursamaz Olmaları:

İnsan ve cinler, doğru yolda olup olmadıklarını anlayabilecek bir yetiye sahip yaratılmışlardır fakat kalplerindeki kibir ve düşmanlık, yaşadıkları hayatın doğru olmadığını idrak ettikleri halde onların kendilerini düzeltmelerine müsade etmemektedir. Bu umursamazlık onların hem dünyalarının hem de ahiretlerini hezeyana uğratmaktadır. Allah Kur’an’ı Kerim’de  bu duruma şöyle işaret eder:

“Bilakis onlar, yollarını kaybetmiş de umursamaz sığırlar gibi davranıyorlar.”  (A’raf Suresi, 179)

Sonuç:

Kur’an, insanın kalp, göz ve kulak gibi hayati organlarını sadece fiziksel işlevleri açısından ele almaz; bunları, insanın hakikati bulma yolundaki en önemli araçlar olarak görür. Kalp, düşünme ve idrak yeteneğini temsil ederken; gözler, ilahi delilleri görmeyi; kulaklar ise hakikati işitmeyi simgeler. Allah’ın bu nimetlerini doğru kullanmayan insanlar, yanlış bir yola saparak cehenneme sürüklenirler. Kur’an, bu organların işlevini doğru anlamamızı ve hayatımızı ona göre yönlendirmemizi ister.