DİNDAR ÇOCUKLAR, GERÇEKLE FANTAZİYİ AYIRT ETMEKTE ZORLANIYOR MU?

Boston Üniversitesin’inde yapılan yeni bir araştırmaya göre, dindar bir ailede yetişen küçük çocuklar, seküler akranlarına kıyasla fantezi ile gerçeği ayırt etmede zorlanıyor.

Çalışma 66 ana okulu öğrencisi üzerinde yapılıyor ve çocuklara üç tür hikaye sunuluyor. Bunlar gerçek, fantastik ve dini hikayelerden oluşuyor. Sonra çocuklara bu hikayelerdeki ana karakterlerin gerçek mi yoksa kurgusal mı olduğu soruluyor.

Neredeyse çocukların çoğunluğu gerçekçi anlatılardaki figürleri gerçek buluyor fakat laik ve dindar ailelerde yetişmiş çocuklar dini hikayelerdeki kahramanları gerçek olarak görme eğilimi gösteriyor. Dindar olmayan ailelerin çocukları onları kurgusal olarak görüyor.

Bazı ateist yorumcular, bu bulguların dindar ailede yetişen çocukların fantastik hikayelerdeki büyülü unsurları açıklamak için kendi özel geçmişlerini kullandıklarını düşünüyor.

İlahi müdahaleyle elde edilen imkansız görünen dini olayları, dindar çocuklar yanlış inançlarını meşrulaştırmak için dine daha fazla güvenir, diye yazıyor. Huffington Post için Shadee Ashtari.

Ünlü Ateist blog yazarı Hemant Mehta ise Çocukların bu şekilde gerçeklik ve fanteziyi bulanıklaştırması çocuklar için iyi bir şey değil, diyor.

Din gerçek ile kurgu arasındaki çizgiyi bulanıklaştırır, diyor Patheos ve buna maruz kalan çocukların bunu yeterince anlamasını umduklarını yazıyor.

Mehta, bu çalışmanın “dini telkinin bir tür zihinsel çocuk istismarı olduğuna inananlar için kanıt” olarak görülebileceğini fakat bunun kışkırtıcı bir üslup olmaması gerektiğini belirtiyor.

Ancak bazıları bu çalışmayı dinsel yetiştirmeye yönelik bir eleştiri olarak görmüyor:

Eleştiri olarak görmeyenler: Bu çalışma dinin bir zararı değil faydası olduğunu kanıtlıyor, diyorlar çünkü bu araştırmalar, hayal gücü ve kurgusal düşüncenin, fantezi oyununun çocukların bilişsel gelişimine katkıda bulunabileceğini gösteriyor, çocukları fantastik dini hikayelerle büyütmek hiç de fena değil, diye yazıyor. Eliyahu Federman USA Today’de

Dini hikayelerin çocuklara zarar verdiğini iddia edenler, araştırmaları ve bilimi doğru yorumlamalılar, diyor. Dini hikayelere inanmak bilim dünyasında bazen zararlı düşüncelere yol açsa bile gelişimsel büyümeye engel olarak gösterilmesi mümkün değil, diyor.

Başka bir araştırmaya göre çocukları dindar bir şekilde yetiştirmek aynı zamanda öz saygıyı artırıyor, kaygıyı, intharı, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı riskini ve tehlikeli cinsel davranışları azaltıyor.

“İncilin doğru olduğuna inanan 5-6 yaşındaki çocukların fantastik olaylara inanma olasılıkları daha yüksek olduğu için gelişimsel olarak geciktiklerini mi söyleyeceğiz gerçekten?” diye yazıyor, Jenny Erikson Stir için

“Bu denklemin diğer yüzüne bakılırsa laik çocukların inanan arkadaşlarına göre daha erken yaşta hayret ve hayal gücünü kaybetmeye alıştırılmaları olabilir.”

Prosblogion’dan Helen De Cruz şöyle diyor: Sonuçlarda bir miktar doğruluk payı olsa bile bu çalışmanın asıl gösterdiği şey, dindar çocukların İncil’deki hikayeleri bildikleridir.

İncil karakterlere çocuklara tarihsel olarak sunuluyor. Bu karakterleri duymamış olan çocuklara göre duymuş olanların tarihsel olarak yargılama olasılıkları daha yüksek olacaktır.” diye yazıyor ve konunun sonuçlara varmadan önce daha fazla araştırılmayı hak ettiğini söylüyor. Ancak böylece bu tür soruşturmaların medya tarafından abartılan bir din tartışmasının yakıtı olmaktan öteye geçebileceğini söylüyor.

Kaynak BBC (Annie Waldman’dan)