Giriş: Nisa Suresi’nin 15-16. ayetlerinde zina ile ilgili hükümler belirtilmiştir. Ancak bu hükümlerin toplumsal ve bireysel yaşamı nasıl etkilediği, özellikle de cinsiyetler arası adalet ve eşitlik bağlamında nasıl değerlendirilmesi gerektiği konusu, çeşitli tartışmalara neden olmuştur. Bu makalede, İslam hukukundaki zina ile ilgili hükümlerin ve bu hükümlerin toplumsal yansımalarının derinlemesine incelenmesi amaçlanmaktadır.
Kadın fiziki açıdan zayıftır, insani haklarını savunamaz ve dünyevi yasalarda erkekten farklı muamele görür. Kadın zina edince eve değil geneleve hapsedilir ve insan değil, sermaye olarak görülür. Kadının tövbe etme şansı elinden alınır. İstemediği, midesinin almadığı kimselerle beraber olmaya zorlanır. Cinsel hastalıklara maruz kalır.
Erkekler zina etmelerine rağmen geneleve kapatılıp sermaye durumuna düşürülmezler ve genelevlere rahatça girip çıkarlar, bu durum maalesef zina suçu sayılmaz. Toplumda erkek ve kadın eşit olmalıdır. Zina kötü bir şeyse erkek de kadın da bundan uzak tutulmalıdır. İyi bir şeyse her iki tarafa da yine eşit muamele edilmelidir. Kanunlar her iki tarafın hakkını korumak ve eşit muamele etmek zorundadır.
Toplumsal Düzen ve Cinsiyetler Arası Adalet:
Zina, ihanetleri artırarak güven ortamını ortadan kaldıran, insanları psikolojik ve sosyolojik bunalıma sürükleyen ve ayrıca toplumda bulaşıcı hastalıkların yayılmasına sebep olan, dolayısıyla caydırıcı önlemler alarak önüne geçilmesi zorunlu olan toplumsal bir sorundur. Bundan dolayı zina eden bir kişi tövbe etmiş olsa bile zina etmeyen bir mümin onunla evlenemez. Evlenecek olursa günaha girer ve ömür boyu günahkar yaşar. Evlenecek her mümin, bu hükmü dikkate almak zorundadır.
Allah, elbette zina eden ve tövbe eden kimsenin tövbesini kabul edecek fakat bu durum sadece onun ahiretini etkileyecektir. Bu kişi dünyada zina etmemiş bir müminle asla evlenemeyecektir çünkü böyle bir evlilik müminlere haram kılınmıştır. Allah mümin kulunu korumak istemiştir. Allah şöyle diyor:
24: NUR / 3. Zina eden müşrik erkeklerden ve zina eden müşrik kadınlardan başkası zina edenlerle evlenmez. Müşriklerle ve zina edenlerle evlilik müminlere haram kılındı.
3: NUR / 26. Kötü kadınlar, kötü erkeklere; kötü erkekler, kötü kadınlara yaraşır. Namuslu kadınlar, namuslu erkeklere; namuslu erkekler, namuslu kadınlara yaraşır. Namuslu olanlar, kendilerine yapılan iftiralardan uzaktır. Onlar bağışlanır ve bolca rızıklandırılır.
İslam’da Zina Eden Erkeğe ve Kadına Verilecek Ceza Eşittir:
İslam’da zina eden erkeğe de kadına da yüz değnek ceza uygulanır. Bu ceza suçluyu sakat bırakmayacak şekilde ve şeffaf olabilmesi için halktan bir jüri huzurunda uygulanır.
24: NUR / 2. Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz sopa vurun. Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız Allah’ın dinini uygulama hususunda sakın acıma duygusuyla hareket etmeyin! Müminlerden bir grup da uygulanan cezaya şahit olsun.
Zina edenle evlenmek müminlere haram kılınmıştır ayeti hükmünce zina eden zina edenle evlenir çünkü zina eden madden ve manen kirlenir, hastalıkların ve diğer bir sürü olumsuzlukların toplumda yayılmasına neden olur. Cinsel hastalıkları kontrol altında tutmak için İslam, zina eden zina edenle evlenir hükmünü getirmiştir. Evlenecek kimselerden “temizdir raporu” istenmesi İslam’a uygundur.
Nisa Suresi 15-18. Ayetler Nasıl Anlaşılmalı:
Zina eden bir kadın, yüz değnek cezasını takiben ev hapsine tabi tutulur ve ölünceye kadar veya kendisi gibi zina etmiş, yüz değnek ceza almış birisi gelip onu nikahlayıncaya kadar ev hapsi devam eder.
Zina eden erkeklerin ev hapsine tabi tutulmayıp da sadece kadınların ev hapsine tabi tutulması, ilk bakışta kadın-erkek arasında bir adaletsizlik varmış gibi algılanabilir. İnsan, bu konuda biraz düşünürse bunun bir adaletsizlik olmadığını, kadınları korumaya yönelik olduğunu anlayabilir.
İlahi yasalardaki zina eden kadının ev hapsinde tutulması hükmündeki hikmetleri şöyle sıralayabiliriz:
• Bu hüküm, fiziki ve maddi olarak kadınlardan daha güçlü olan bazı ahlaksız erkekler tarafından (şeytana uyup zina yapmış) kadınların istismar edilmesini engeller
• Bu hüküm sayesinde zina etmiş bir kadın, sermaye durumuna düşürülüp geneleve kapatılmaz ve orada, midesinin almadığı kimselerle yatmak zorunda kalmaz.
• Zina etmiş bir kadına tövbe yolu açık bırakılmıştır
• Zina etmiş de olsa tövbe edene eziyet edilmez
• Zina etmiş ve tövbe etmiş kadının evlenme şansı vardır.
• Zina etmiş bir kadın, kendisi gibi zina etmiş ve tövbe etmiş bir erkekle evlenebilir
• Bu hüküm sayesinde zina etmiş bir kadın, ömür boyu aşağılanmak ve hakarete maruz bırakılmak zorunda kalmaz.
Kur’an’ı Kerim’de Allah şöyle buyurmaktadır:
4: NİSA / 15. Kadınlarınızdan zina edenleriniz için içinizden dört şahit getirin. Eğer onların zina ettiklerine dair şahitlik yaparlarsa onları ölüm alıp götürünceye kadar veya Allah, onlara bir çıkış yolu açıncaya kadar (kendisi gibi zina etmiş biriyle evleninceye kadar) evlerinizde haps edin (Onları genelevlere kapatmayın).
4: NİSA / 16. Sizlerden zina edenlerin (erkek, kadın) her ikisine de eziyet edin. Eğer onlar tövbe edip kendilerini ıslah ederlerse eziyet etmekten vazgeçin çünkü Allah, tövbeleri kabul eden ve çok merhamet edendir.
4: NİSA / 17, 18. Allah’ın kabul edeceği tövbe ancak bilmeden kötülük edip de sonra acele tövbe edenlerin tövbesidir. İşte Allah bunların tövbesini kabul eder. Allah her şeyi bilendir hikmet sahibidir. Yoksa kötülükleri yapıp yapıp da içlerinden birine ölüm gelip çatınca, “Ben şimdi tövbe ettim.” diyenlerle kâfir olarak ölenler için tövbe yoktur. Onlar için acı bir azap hazırladık.
4: NİSA / 26. Allah, dinini size açıklamak ve sizi doğru yola eriştirmek, önceden yaptıklarınızı bağışlamak istiyor. Allah alimdir, hikmet ve hüküm sahibidir.
Sonuç:
Nisa Suresi’nin zina ile ilgili hükümleri, sadece bireysel ahlaki sorumluluğu değil, aynı zamanda toplumsal düzeni ve adaleti de korumayı hedefler. Ancak bu hükümlerin uygulanması ve yorumlanması, cinsiyet eşitliği ve adaleti gibi önemli konuları da beraberinde getirir. İslam’ın evrensel ilkeleri ve insan haklarıyla uyumlu bir şekilde, zina ile ilgili hükümlerin modern toplumlarda nasıl uygulanması gerektiği üzerine derinlemesine düşünme ve tartışma ihtiyacı her zaman mevcuttur. Bu süreç, İslam toplumlarının adalet, eşitlik ve insan haklarına saygı konusundaki gelişimine katkı sağlayabilir.
(Bu makale 3 Mayıs 2024’te yayınlanmıştır ve yeniden güncellenmiştir.)