NESİH-MENSUH: UYARI, İMAN, AFFETME, ALLAH’IN LÜTFU ÜZERİNE DERİN BİR TEVHİD PERSPEKTİFİ

Giriş:

Bakara Suresi, İslam’ın temel öğretilerini içeren ve müminlere yol gösteren çok kapsamlı bir sure olarak dikkat çeker. 105-110. ayetler ise imanın esasları, affetme, Allah’ın rahmeti ve insanların sorumlulukları gibi konuları işleyerek, müslümanlar için önemli mesajlar taşır. Bu yazımızda, bu ayetlerin anlamını, günümüz bağlamında nasıl anlaşılması gerektiğini ve hayatımıza nasıl yön vereceğini derinlemesine inceleyeceğiz.

Hayır ve Rahmet Allah’tan Gelir:

16: NAHL / 30. Korunanlara denildi ki: “Size Rabbinizden ne indirildi?” Onlar: “İyilik!” dediler. Güzel iş yapanlar için bu dünyada da ahirette de güzellik ve iyilik vardır. Günahlardan sakınanların yurdu ne güzeldir.

2: BAKARA / 105. Ne kitap ehlinden kafirler ne de müşrikler, Rabbinizden size herhangi bir hayır indirilmesini istemezler. Allah, büyük lütuf sahibidir ve rahmetini dilediğine ayırır.

2: BAKARA / 106.

مَا نَنْسَخْ مِنْ اٰيَةٍ اَوْ نُنْسِهَا

Biz hiçbir ayeti neshetmiyoruz veya unutturmuyoruz.

نَأْتِ بِخَيْرٍ مِنْهَٓا اَوْ مِثْلِهَا اَلَمْ تَعْلَمْ

Onlardan hayırlı olanlarla ya da onların benzerleriyle geliyoruz, bilmiyor musun?

اَنَّ اللّٰهَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ

Şüphesiz Allah her şeye gücü yetendir.

(Sözlük: fiil أَتَى – نَأْتِ

– gelmek: bir yere gitmek, varmak.
– ulaşmak: Varmak, gelmek.)

Bu ayetler, özellikle kitap ehli ve müşrikler arasındaki kıskançlık ve rahatsızlığı vurgular. İnsanlar, kendi çıkarlarına ve inançlarına ters düşen bir ilahi rahmetin başkalarına ulaşmasını istemezler ve bunu engellemek için bazı yollara baş vururlar.

Onlar bunu istemeseler de Allah, rahmetini dilediği kullarına verir ve bu rahmet, tüm insanlar için gönül ferahlığıyla yaşama kaynağıdır. Burada önemli olan, Allah’ın rahmetinin sınırsız olduğuna inanmaktır.

Kıskançlık ve Kişisel Çıkarlar:

Kıskançlık ve kişisel çıkarlara bağımlı olanlar, bu rahmetin başkalarına ulaşmasına mani olmak isteyeceklerdir ve müminleri imanlarından sonra küfre döndürmek için gayret sarfedecekler ve ilahi hükümlerin bazılarının unutturulduğunu ve bazılarının nesih edildiğini ileri süreceklerdir.

Allah, mümin kullarını bu konuda uyarıyor ve diyor ki: “Ayetlerden hiçbirini unutturmuyoruz ya da nesih etmiyoruz. Hayırlı olanlarla ya da onların benzerleriyle geldiğimizi, sen bilmiyor musun? Şüphesiz Allah her şeye gücü yetendir.”

“Bakara Suresi 106. Ayette indirilen hükümlerden hiçbirinin unutturulmadığı veya nesih edilmediği (kaldırılmadığı) bildiriliyor. Ayetlerden hiçbirinin unutturulmasına veya nesih edilmesine gerek olmadığı vurgulanıyor çünkü her zaman hayırlı ayetler indirildiği bildiriliyor ve ayrıca indirilen ayetlerin herkes tarafından iyice anlaşılabilmesi amacıyla aynı ayetin benzerlerinin de indirilerek tekrarlandığı hatırlatılıyor.”

Baskı ve Zulüm:

Bu ayette Allah’ın kudreti ve İslam’ın değişmeyen yapısı‘na dair derin bir uyarı yapılıyor. Ehli kitabın kafirleri ve müşrikler tarafından Peygamberimize yapılan ağır bir baskı var. Onu sürekli suçluyorlar. Örneğin, yeni gelen ve işlerine gelmeyen bir ayetin anlamını kaydırarak, önceki bir ayeti nesih ettiğini ileri sürüyorlar ya da bundan önce bize şöyle bir ayet okumuştun ve biz o ayeti yazmıştık yoksa sen, o ayeti bize okuduğunu unuttun mu, diyorlar.

Peygamberimiz bu durumlara çok üzülüyor. Peygamberimizin üzerindeki bu ağır baskı Allah tarafından kaldırılmak isteniyor ve Rabbimiz, Peygamberimize neden üzülüyorsun: “Hayırlı olan ayetlerle ya da hayırlı olan ayetlerin benzerleriyle sana geldiğimizi, sen bilmiyor musun?” diyor ve kitap ehlinden kafirler ve müşrikler, müminlere bir hayır indirilmesini istemiyor: Bazı ayetlerin unutturulduğunu ve bazı ayetlerin nesih edildiğini ileri sürerek, Allah’ın rahmetinin sizlere ulaşmasına engel olmaya çalışıyorlar. Ya Muhammed, sen müsterih ol: “Şüphesiz Allah her şeye gücü yetendir.” diyerek Rabbimiz, Peygamberimizi teselli ediyor. Öyleyse müminler, Allah’ın iradesine güvenmeli ve her durumda O’nun emrine teslim olmalıdır.

2: BAKARA / 107. Göklerin ve yerin mülkünün Allah’a ait olduğunu bilmiyor musun? Sizin Allah’tan başka ne bir dostunuz var ne de bir yardımcınız var.

Bakara Suresi 107. ayet, tevhid anlayışını pekiştiren temel bir mesaj içerir. Allah’ın mutlak egemenliği, göklerde ve yerlerde her şeyin O’nun yaratıcı kudretiyle var olduğunu hatırlatır. İnsanlar, yardımcı ya da koruyucu olarak başka varlıklara güvenmemeli, Allah’a olan inançlarını sağlam temellere oturtmalıdır. Allah’a teslimiyet ve güven, müminlerin günlük yaşamlarında rehber olmalıdır.

İmanın Yerine Küfrü Hakim Kılma Çalışmaları:

2: BAKARA / 108. Yoksa siz, bundan önce sorguya çekilen Musa gibi Peygamberinizi sorguya mı çekmek istiyorsunuz? Kim küfrü imanla değiştirirse doğru yoldan sapmıştır.

Bu ayet, peygamberimiz döneminde, Musa (a.s.) dönemine benzer bir durumun varlığını anlatır. Ehli kitaptan kafirlerin ve müşriklerin, Peygamberimizi sürekli sorgulamasını ve şüpheci yaklaşımını eleştirir.

Allah’ın kullarından isteği: Allah’ın göndermiş olduğu peygamberlerin mesajlarını kabul edip onlara iman etmesidir. İman, sadece kabul etmek değildir, kalben ve eylemle de teslimiyet gerektirir.

Allah, ayetlerin hayırlı olanlarını indirdiğini vurgulamaktadır. İndirilen ayetlerdeki hikmeti göre göre cahiliye dönemine geri gitmek için peygamberleri sorgulamak ancak ehli kitabın kafirlerine ve müşriklere yakışır. Ayette küfrü imanla değiştirmenin, doğru yoldan sapmak olduğu vurgulanır.

Kıskançlık ve İman, Affetmek ve Sabır:

2: BAKARA / 109. Ehl-i Kitap’tan birçoğu, gerçek kendilerine apaçık belli olduktan sonra, nefislerinde duydukları kıskançlıktan dolayı, imanınızdan sonra sizi tekrar kâfir yapmak isterler. O halde Allah, emrini getirinceye kadar bağışlayın ve affedin. Şüphesiz Allah her şeye gücü yetendir.

16: NAHL / 102. De ki: “İman eden Müslümanlar için bir hidayet ve bir müjde olarak Kutsal Ruh, onu Rabbinden hak olarak indirdi.”

Bu bir uyarı ayetidir: Ehl-i Kitap’tan bazı kimselerin, iman edenleri kıskanarak onları küfre döndürmeye çalıştıkları bir durumu anlatır. Bu kimseler, doğru yolu apaçık görüp anladıklar halde bazı ayetlerin unutturulduğunu ve bazılarının da kaldırıldığını ileri süreceklerini, böylece müminlerin imanlarını zedeleyeceklerini, onları imandan sonra küfre döndüreceklerini vurgular ve müminleri bu konuda uyarır.

İslam’a iman edenler; uyanık olmalı, başkalarının kıskançlık ve negatif tutumlarına karşı sabır göstermeli, affetmeyi ve hoşgörüyü kendilerine bir yol olarak seçmelidir. Affetmek, sadece başkalarıyla değil, insanın kendisiyle de barış içinde olmasını sağlar. Allah’ın kudreti ve emri ne zaman gerçekleşirse, o zaman her şeyin doğruluğu ortaya çıkacaktır.

Müminler, diğer insanlar için güzel birer örnek olacak olurlarsa suyun kiri temizlediği gibi İslam’a karşı buğzetmiş bazı kalpler, hak ve batılın farkına varıp zamanla yumuşatacaktır. Nitekim de öyle olmuştur. Fiziki saldırı olmadıkça fiziki karşılıkta bulunmayı Rabbimiz önermez.

Namaz, Zekât ve Allah Katındaki Karşılık:

2: BAKARA / 110. Namaz kılın, zekat verin. Kendiniz için ne iyilik yaparsanız, onu Allah katında bulacaksınız. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir.

Bu ayet, ibadetlerin özünü ve müminlerin sorumluluklarını hatırlatır. Namaz, zekât ve diğer iyilikler, sadece Allah’a olan kulluk anlamına gelmez, aynı zamanda toplumsal sorumluluk anlamına da gelir. İman ve ibadet arasındaki denge, kişinin hem kendisine hem de çevresine karşı sorumluluklarını yerine getirmesini sağlar. Her yapılan iyi iş, Allah katında bir karşılık bulacaktır.

Yahudi ve Nasrani din adamlarından bazıları, Tevrat’taki ve İncil’deki ayetlerin yeterince açık olmadığını ileri sürmüşlerdir. Hahamlar ve papazlar kendi hevalarına göre bir din icat etmişlerdir: “Bunlar Allah tarafındandır.” diyerek insanları kandırmışlar ve küfre sürüklemişlerdir. Kur’an’ı Kerim’de Allah Haham’ları lanetlemiştir. Ayetlerde bu konuların geçme hikmetiyse, Müslüman din adamlarının geçmişten ders alması ve Allah’ın indirdiği ayetleri insanlardan gizlememeleri içindir. Bu ayetler dini otoriteler için kesin bir uyarı niteliğindedir.

Örneğin, Yahudilerden bazı dini otoriteler, Tevrat’ın içeriğini gizlemişlerdir. Havva’nın, Adem’e yasak meyveyi yedirdiği ve bundan dolayı Allah’ın Havva’yı cezalandırdığını, onun aybaşı olduğu, doğum sancısı çektiğini yazmışlardır. Kur’an, onların söylediklerini yalanlar ve Kur’an’da şeytanın Adem’i kandırdığı ve Adem’in yasak meyveyi eşiyle birlikte yediği yazar. 

Allah, onların Tevrat’ta ve İncil’de gizledikleri ayetleri, Kur’an’da Kerim’de açıklayarak Tevrat ve İncil’in müminlerine destek olmuştur. Bundan hoşlanmayan bazı Yahudi din adamları, insanları Peygamberimize karşı kışkırtmışlardır ve aldatıldıklarının farkında olmayan bazı insanlar, inen ayetleri inkar etmişler ve Peygamberimizi yalancılıkla suçlamışlar: “Sen ancak uyduruyorsun.” demişlerdir.

16: NAHL / 101. Biz bir ayeti, diğer bir ayetin yerine koyduğumuzda ki Allah neyi indirdiğini en iyi bilendir: “Sen ancak uyduruyorsun.” dediler. Bilakis onların çoğu (aldatıldıklarını) bilmiyorlar.

Dinler tarihi boyunca kalplerinde hastalık olanlar, bazen nesih-mensuh iddiasında bulunarak bazen kelimelerin anlamını kaydırarak bazen kelimenin anlaşılmadığını ileri sürerek işlerine gelmeyen ayetleri gizlemişler ve böylece Allah’ın ayetlerini hükümsüz kılmaya çalışmışlardır.

Bir müminin şunları hatırlaması gerekir: Allah, adalet ve merhamet sahibidir; kulları arasında adaleti ve merhameti hakim kılmak ister; bunun için peygamberler göndermiş ve Kitaplar indirmiştir. Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenler ancak inkarcılardır.

2: BAKARA / 159. İnsanlar için indirdiğimiz apaçık delilleri ve doğru yolun kendisi olan ayetleri, biz kitapta açıkladıktan sonra gizleyenlere, Allah mutlaka lanet eder. Lanet edebilecek olanlar da lanet ederler.

Allah, nesih eder ve nesih ettiğini de yine Kitap’ta bildirir. Allah, nesih ettiği ayetleri bize bildirmeseydi insanlar, Kitap’ta çelişkiler var, diyebilirlerdi. Halbuki Allah, indirdiği Kitap’ta bir çelişki olmadığını bildiriyor. Allah, nesih-mansuh meselesini kullarına bırakmış olsaydı, kötü niyetli kimseler bunu kötüye kullanıp Allah’ın hükümlerini gözardı etmeye veya gizlemeye kalkardı.

Sonuç: Bakara Suresi 105-110’un Bize Anlattığı Derin İman Mesajları

Bakara Suresi 105-110. ayetleri, imanın, sabır, affetme ve toplumsal sorumluluk gibi değerlerle pekiştirilmesi gerektiğini öğretiyor. Müminleri iman ettikten sonra küfre döndürmeye çalışanlar olacağını vurguluyor. Allah daima hayırlı ve hayırlı ayetlerin eşdeğerlerini indirdiğini bildiriyor. Allah’ın rahmeti, her zaman insanlara doğru yolu göstermek için vardır, diyor. İman, sadece sözde değil, eylemle de doğruluğa kavuşur. Bu ayetlerden alınacak ders, hayatımıza yön verirken Allah’a güvenmek ve ibadetlerimizi samimiyetle yerine getirmektir.