Bakara Suresi’nin 183 – 187. ayetlerinin tefsirini yaparak, bu ayetlerin oruçla ilgili ne ifade ettiğini ve hayatımıza nasıl ışık tuttuğunu açıklayacağım. Bu tefsirle, oruç ve Ramazan’ın anlamını ve amacını derinlemesine anlamak mümkün olacak.
Bakara Suresi 183. Ayet Meali: “Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi oruç tutmak size de farz kılındı. Umulur ki günahlardan sakınırsınız.”
Bu ayet, orucun müminlere farz kılındığını ve öncekiler (İsrailoğulları) gibi, müminlerin de oruç tutmalarının gerektiğini belirtir. Oruç, yalnızca fiziksel bir ibadet değil, aynı zamanda manevi bir arınma aracıdır. İman edenlerin oruç tutarak, kendilerini kötülüklerden ve günahlardan uzaklaştırması beklenir. Ayet, orucun amacının yalnızca aç kalmak olmadığını, asıl amacın takvayı artırmak ve Allah’a karşı daha duyarlı hale gelmek olduğunu ifade eder.
Bakara Suresi 184. Ayet Meali: “Sizden kim hasta olur veya yolculukta olur da birkaç gün oruç tutamazsa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar. Gücü yetenler bir fakiri doyuracak kadar fidye verir yani kim de gönüllü olarak bir iyilik ederse kendisi için hayırlı olur. Keşke, oruç tutmanın sizin için yararlı olduğunu bilseydiniz.”
Bu ayette Allah’ın merhameti devreye girer ve hasta veya yolculukta olanların oruç tutmakta sıkıntı çekebilecekleri, bundan dolayı tutamadığı günler sayısınca başka günlerde oruçlarını tutabilecekleri bildirilir. Tutamayanların kefaret vermelerini ister ve gücü yetenlerin, bir fakiri doyuracak kadar fidye vermelerini öğütler. Gönüllü bir iyilik etmenin insanın kendisi için hayırlı olacağını hatırlatır. Oruç tutmanın insan için yararları olduğunu vurgular.
Bakara Suresi 185. Ayet Meali: “Ramazan ayı, insanlar için hidayet rehberi olan Kur’an’ın indirildiği ve hidayet kriterlerinin açıklandığı aydır. Sizi doğru yola ilettiğinden dolayı sayıyı tamamlamanız ve Allah’ı tesbih edip O’nu yüceltmeniz için artık sizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçlu geçirsin. Kimde hasta olur veya yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah sizin için zorluk dilemez, kolaylık diler. Umulur ki şükredersiniz.
Ramazan ayı, Kur’an’ın indirildiği mübarek bir aydır ve oruç bu ay boyunca tutulan bir ibadettir. Orucun bir ibadet olduğu ve kaç gün oruç tutulacağı bu ayette açıkça bildirilmiştir. Ayrıca bu ayet, orucun yalnızca bir fiziksel eylem değil, manevi yönü ağır basan bir ibadet olduğunu anlatır çünkü Allah, bu ay içinde insanlar için bir hidayet rehberi indirmiş ve bizleri doğru yola iletmiştir. Allah’ın bizi doğru yola iletmesinden dolayı Ramazan ayına ulaştığımız zaman bu ayı oruçla geçiririz ve Allah’ı tesbih ederek onu yüceltiriz.
Allah, bizim mutlu olabilmemiz. ve düşmanımız olan şeytanın şerrinden korunabilmemiz için bize rehberlik eder. Hasta ve yolculukta iken oruç tutmaya zorlamaz. Başka günlerde tutamadığımız günler sayısınca oruç tutarak gün sayısını bir aya tamamlayabileceğimizi bildirir. Gücü yetenlerin fidye vermesini önerir. Oruç tutamayan fakirleri fidye vermeye zorlamaz. Bize olan sevgisinden ve merhametinden dolayı hayatımızı kolaylaştırır. Asla, bizim sıkıntıya düşmemizi istemez.
Allah şâhittir ki kibar ve anlayışlı kullar şükretmekten asla kaçınmaz. Kaçınan kimseler ancak Allah’ın varlığına ve birliğine şüpheyle bakan kimselerdir. Onlar, insanların gerçeği bilmemesinden yararlanmak isterler: Oruç ibadetini ya tamamen inkar ederler ya da oruç gün sayısıyla oynar ve onun kaç gün tutulacağının belirsiz olduğunu ileri sürerler.
Bakara Suresi 186. Ayet Meali: “Kullarım sana beni sorarlarsa, şüphesiz ben çok yakınım. Bana dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse kullarım da benim davetime uysunlar ve Bana iman etsinler ki, doğru yolu bulsunlar.”
Bu ayet, Allah’ın kullarına olan yakınlığını, onlara olan merhametini ve dua konusundaki önemini vurgulayan çok özel bir ayettir. Allah’ın gerçek gücünü ve merhametini vurgular. Allah her şeyden haberdardır, mümin kullarının duasını kabul eder ve karşılık verir. Dua, kulun Allah’a olan yakınlığını ifade eder. Bu yakınlık fiziksel bir yakınlık değil, manevidir. Allah’a iman etmek ve onun davetine icabet etmek, doğru yolu bulmamıza yardım eder.
Bakara Suresi 183. Ayet Meali: “Allah, sizin nefislerinizle mücadele ettiğinizi bildiğinden tevbenizi kabul eder ve sizleri bağışlar. Oruç gecelerinde eşlerinize yaklaşmanız size helal kılındı çünkü eşleriniz sizin için birer elbisedir, siz de onlar için birer elbisesiniz. O halde onlarla ilişkiye girin ve Allah’ın sizin için takdir ettiği şeyi arayın. Sabahın beyaz ipliği, sizin için siyah iplikten ayırt edilinceye kadar yiyin, için. Sonra orucu geceye kadar tutun. Siz mescitlerde itikafta iken, onlarla cinsel ilişkiye girmeyin. İşte bunlar Allah’ın koyduğu sınırlardır, sakın onları aşmayın. Allah, insanlar günahlardan korunsunlar diye ayetlerini işte böyle açıklıyor.”
Bu ayet, oruç tutarken dikkat edilmesi gereken önemli kuralları belirtir. Oruç tutanların, sabahın beyaz ipliği (imsak vakti) ile akşamın siyah ipliği (iftar vakti) arasındaki süreyi oruçlu geçirmeleri gerektiği açıklanır çünkü o dönemde insanların her biri bir saate sahip değildir. Ayrıca, oruç gecelerinde eşlerle cinsel ilişkiye girmenin helal kılındığı belirtilir çünkü eşler, birbirlerini zinadan koruyan birer takva elbisesi gibidir. Eşler hem kendilerini hem de eşlerini zinadan korurlar ve böylece, Allah’ın kendileri için takdir ettiği, temiz bir soya da sahip olurlar.
Bu ayetle oruç tutma vakti sınırlandırılmıştır. İtikaf esnasındaysa eşle ilişkiye girmenin yasak olduğu vurgulanmıştır. Mescitlerde iken eşler arasındaki ilişki denetim altına alınmıştır. Bu denetime uymak Allah’a karşı saygıyı ifade eder. Allah’ın koyduğu sınırlara riayet etmek, oruç ve diğer ibadetlerin doğru bir şekilde yapılabilmesi için çok önemlidir.
Sonuç:
Bu ayetler, oruç ibadetinin hem zahiri hem de batıni boyutlarını açıklamaktadır. Oruç, sadece fiziksel açlıkla değil, manevi olarak Allah’a yakınlaşma, günahlardan kaçınma, sabır gösterme ve şükretme amacı taşır. Ayrıca, Ramazan ayı ve oruçla ilgili kolaylıklar ve hükümler, müminlerin zorlanmadan bu ibadeti yerine getirmelerini sağlamak içindir. Allah, oruç tutanların zorluklarla karşılaşmasını istemez, aksine onlara kolaylık sunar. Orucun bu yönü, hem bireysel hem de toplumsal hayata olumlu etkilerde bulunur.