Kur’an’da kadın, edilgen değil; inanan, düşünen, sorgulayan ve mücadele eden bir birey olarak yer alır.

ZUHRUF SURESİ 18. AYET IŞIĞINDA KADIN EĞİTİMİ VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ

Kur’an’da kadın, edilgen değil; inanan, düşünen, sorgulayan ve mücadele eden bir birey olarak yer alır.
“Sesi bastırılan ama ifade hakkı için direnen bir kadının soyut illüstrasyonu – Zuhruf Suresi 18″

Kur’an-ı Kerim’in bazı ayetleri, sadece indirildikleri çağın değil, bütün çağların yaralı yönlerine dokunur. Zuhruf Suresi’nin 18. ayeti de böyle bir ayettir. Kadına dair kültürel kalıpları sorgulayan bu ayet, kız çocuklarının süs içinde yetiştirilmelerindeki kötü niyete değinir. Kadının süs değil, ses olması gerektiği öğütlenir.

Zuhruf Suresi 18. ayet, kadının süslenmiş, suskun değil, bilinçli ve söz sahibi bir birey olması gerektiğini vurgular. Bu yazı, Kur’an’ın kadına bakışını modern bağlamda değerlendiriyor.

Kur’an’da “Süs İçinde Yetiştirilmek” Ne Anlama Geliyor?

Yoksa o yarattığı kızları kendi aldı da erkekleri size mi bıraktı? Onlardan biri Rahmana nispet ettiği şeyle müjdelenirse kederlenir ve suratı kapkara kesilir. Yoksa o, süs içinde yetiştirilen kimseyle çatışma içinde olup da açık etmeyen midir? 43 / 16-18

Not: Geleneksel meallerde (Zuhruf 43:18) ayete meal verilirken ayetteki hüve هُوَ erkek zamiri bilerek veya bilmeyerek kadına ait bir zamirmiş gibi çevrilmekte olup ayet bağlamından koparılmaktadır. Bu yazıda bu hataya da dikkat çekilmek istenmiştir.

اَوَمَنْ يُنَشَّؤُ۬ا فِي الْحِلْيَةِ وَهُوَ فِي الْخِصَامِ غَيْرُ مُب۪ينٍ

(Zuhruf 43:18)

Yoksa o, süs içinde yetiştirilen kimseyle çatışma içinde olup da açık etmeyen midir?

Yoksa o, süs içinde yetiştirilene karşı haksızlık içinde olduğunu gizliyen mi? Bu ifade doğrudan kız çocuklarının toplumda ince, narin, gösterişli ve süslenmeye teşvik edilen bireyler olarak yetiştirilmelerine işaret eder.

Bu ifade, yüzeyde kadının estetik yönüne işaret ediyor gibi görünse de aslında kültürel kodları eleştiren bir ifşadır. Kız çocukları, doğdukları andan itibaren genellikle:

Estetik beklentilerle kuşatılır. Oyuncaklardan konuşma tarzına kadar “zarif ama sessiz” olmaya teşvik edilir. Cesur, sorgulayıcı ve söz sahibi olmaları engellenir.

Bu yalnızca eski Arap toplumuna özgü değildir. Bugün de birçok toplumda kadının değeri hâlâ fiziksel görünümüne, evdeki “uyumu”na indirgeniyor.

Kur’an ise bunu açığa vurur: Bu algı, hakikat değil, zanna dayalıdır. Allah’a nispet edilemeyecek kadar yanlış bir düşüncedir.

Kadın Süslü Değil Sesli Olmalıdır. Kadının süslü ve sessiz olması kadının kusuru değildir. Ayette bu bir kusur olarak değil, bir sonuç olarak sunulur. Kadın konuşamaz çünkü:

Konuşmasına izin verilmemiştir. Eğitim, düşünce ve sorgulama ortamından uzak tutulmuştur. Sesi bastırılmış, fikri ciddiye alınmamıştır.

Bu, doğuştan gelen bir eksiklik değil, toplumsal mühendisliğin sonucudur.

Kadınlar doğaları gereği değil, yetiştiriliş tarzları ve toplumsal yapılar nedeniyle seslerini kaybetmişlerdir.

Kur’an’ın Kadın Modeli: Pasif Değil, Sorumlu Birey

Kur’an’da kadın, edilgen değil; inanan, düşünen, sorgulayan ve mücadele eden bir birey olarak yer alır.

  • Hz. Meryem, iffetini savunur, mucizevi bir doğum yaşar ve tek başına topluma karşı dik durur.
  • Hz. Musa’nın annesi, oğlunu Allah’a güvenerek nehre bırakır.
  • Mücadele Suresi’ndeki kadın, doğrudan Peygamber’e giderek hakkını arar ve Kur’an onun adına “Allah onu işitti” diyerek yanıt verir.

Bu örnekler, kadının Kur’an’daki yerinin “suskun bir figür” değil, karar veren ve eyleme geçen özne olduğunu gösterir.

Modern Yansımalar ve Çözüm Önerileri

Bugün hâlâ birçok toplumda kadın:

  • Eğitimde geri bırakılmakta,
  • İfade alanlarında (siyaset, ilahiyat, akademi) yeterince temsil edilmemekte,
  • Dini yorumlarda erkeğin gölgesinde kalmaktadır.

Ancak Kur’an, bunun böyle olmaması gerektiğini açıkça söyler. Kadının “süslenmiş ama sessiz” değil, “bilinçli ve söz sahibi” olması gerektiği mesajını verir. Kadını “süslenmiş ama sessiz” görmek isteyen bir zihniyet ya müşriktir ya da müşriklerin izindedir.

Ne Yapmalı?

Kur’an’ın öğrettiği adalet ilkesi, “erkeğe göre ayarlanmış bir düzen” değil, herkesin eşit katılımıyla kurulmuş bir hakikat toplumudur.

  • Kadınlara eşit eğitim imkânı sağlanmalı.
  • Dini bilgiye ve yoruma erişimleri artırılmalı.
  • Tartışma, karar alma ve temsil hakkı teşvik edilmeli.
  • Kadının sesi, sadece aile içinde değil, toplumun tüm alanlarında duyulmalı.

Sonuç:

Zuhruf Suresi 18. ayet, müşriklerin çelişkisini ifşa ederken aslında bugüne de aynadır:

Kadını zayıf, pasif ve süs objesi olarak görmek, Allah’ın yaratışına ve adaletine aykırıdır.

Kur’an, kadının susmasını değil, konuşmasını; bastırılmasını değil, katkı sunmasını ister. Bu yüzden bugün hâlâ kadınlar için eşit eğitim, ifade ve hak savunusu mücadelesi, Kur’ânî bir sorumluluktur.

Kur’an diyor ki: Allah sadece yaptığını değil, yapmak istediğini de bilir. Bu hem ürkütücü hem de umut vericidir. Çünkü yanlış niyetini fark ettiğinde, tövbe edip yönünü değiştirebilirsin.