Boşanma durumunda kadının mehir iade edip etmeyeceği Kur’an’a göre hangi şartlara bağlıdır? Zulüm gören kadın ne yapmalı? Detaylı bir inceleme.
İslam’da mehir, kadına verilen değerli bir hakkın ve evliliğin sorumlulukla kurulduğunun simgesidir. Ancak boşanma söz konusu olduğunda mehirin durumu sıkça tartışılır. Kadın boşanmak isterse mehirini geri vermek zorunda mıdır? Ya eşi zalimse? Ya kadın baskı altında bırakılmışsa?
Kur’an, bu sorulara doğrudan cevap verir. Bu yazıda, mehir ve boşanma ilişkisini Kur’an’ın adalet ilkesiyle birlikte anlamaya çalışıyoruz.
Mehir Nedir ve Neden Vardır?
Mehir, evlilik sırasında erkeğin kadına gönül hoşluğuyla verdiği mal veya değerdir. Kur’an’da bu hak açıkça korunur:
“Kadınlara mehirlerini gönül hoşluğu ile verin.”
(Nisa 4)
Mehir, kadının ekonomik güvenliğini sağlarken, evliliği hafife alınmayacak bir sorumluluk hâline getirir. Bu, kadını değil, evliliği ciddiyetle bağlar. Kadın, bu mehir üzerinde tam hak sahibidir.
Kur’an’da Boşanma Türleri ve Mehirle İlişkisi
Kur’an, farklı boşanma türlerini ayırt eder ve her birinde mehirin durumu değişebilir:
- Kadının hul ile boşanması (eş iyi biri ama kadın ayrılmak istiyor) hâlinde, taraflar anlaşırsa kadın mehirin bir kısmını iade edebilir.
- (Bakara 229) İnanç ayrılığı (kadın Müslüman olur, eşi kâfir kalır veya erkek Müslüman olur, eşi kâfir kalır) hâlinde, karşılıklı mehir iadesi mümkündür. (Mümtehine 10)
- Erkek eşinden hoşlanmazsa, onunla birlikte olmadan onu boşarsa, ona anlaştıkları mehrin yarısını verir. Kadın isterse mehri hiç almayabilir.
- Erkeğin boşaması durumunda, mehir kadında kalır. (Bakara 229)
- Zulüm, şiddet, baskı gibi sebeplerle boşanma durumunda, kadının mehir iade etmesi asla istenemez.
Zulüm Durumunda Kadının Hakkı: İade Değil, Koruma
Kur’an, erkeklerin kadınlara zarar vermesini kesinlikle yasaklar:
“Kadınlara zarar vermek için onları (nikahınızda) tutmayın.”
(Bakara 231)
“Kadınlara iyi davranın.”
(Nisa 19)
Kadın, baskı, dayak, psikolojik şiddet gibi durumlarla karşı karşıyaysa ve bu nedenle boşanmak istiyorsa, bu onun hakkıdır. Böyle bir durumda mehir, mağduriyetini tazmin eden maddi bir destektir. İadesi gerekmez, aksine korunur.
Fıkıhta boşanmak isteyen her kadın mehir iade eder görüşü yaygın olsa da bu Kur’an’ın ruhuna uygun değildir. Her ayrılık eşit şartlarda değildir. Kadının onuru, hakkı, güvenliği çiğnenmişse mehir onun sığınağıdır.
Bugün Ne Yaşıyoruz, Ne Yapmalıyız?
Bugün birçok kadın hâlâ şu adaletsizliklerle karşılaşıyor:
- “Sen boşanmak istedin, suç kocanda olsa da mehri geri vereceksin.”
- “Evlilik biter ama mehir bizde kalır.”
- “Mehri geri ödemezsen çocukların velayeti sende kalacak ve evlenme çağına kadar onların her türlü masrafını sen karşılayacaksın.”
- “Boşanırsan kimse seni istemez.”
Bunlar ne Kur’an’a ne ahlaka ne de vicdana uygundur.
Bugün yapmamız gereken:
Kur’an’a dönmek ve hükümleri aracısız, doğrudan anlamak. Kadının beyanını ve şikâyetini ciddiye almak. Toplumun ahlakî zeminini Kur’an’a göre düzeltmek. Kadına mal muamelesi değil, hak sahibi birey muamelesi yapmak.
Sonuç: Mehir Kadını Bağlamaz, Onu Kollar
Mehir, kadını borçlandıran bir araç değil; onu evlilik içinde ve boşanma sonrasında koruyan bir kalkandır. Zalim bir eşin ardından kadını bir de maddi yük altına sokmak, Kur’an’ın adaletini inkâr etmektir.
Eğer bir kadın zulümden kaçıyorsa, o mehir onun alın teridir, sabrının bedelidir ve Kur’an’a göre geri istenemez.