Hayat hediye edildi. Ölüm gelecek. Yeniden diriliş olacak. Sonunda dönüş Allah’a olacak.

Hayatın Anlamı ve Teşekkür: Bakara 28

Hayatımızı düşündüğümüzde, çoğu zaman küçük ayrıntılar arasında kayboluyoruz. Günlük koşuşturmalar, sıkıntılar, hedefler ve beklentiler içinde yaşarken, varoluşun en temel hakikatini unutabiliyoruz: Biz yoktuk, O var etti ve bir gün ona döndürüleceğiz. Çoğumuz bu gerçeği hatırlamaktan kaçınıyoruz. Bu gerçeği hatırlamak, bazı insanların keyfini kaçırabilirken bazı insanlar için bir rehber oluyor ve onu doğru yola yöneltiyor.

Bu ayet, insanın unuttuğu en büyük gerçeği yüzümüze vuruyor. Biz, yaratılmadan önce yokluk karanlığındaydık. Allah bize varlık bahşetti, hayat verdi. Bu ilk lütfu bile idrak ettiğimizde, kalbimizde büyük bir teşekkür borcu hissetmemek mümkün değil.

Yaşadığımız her nefes, kalbimizin her atışı, gökyüzünden düşen her damla, bize verilmiş bir emanet. Biz kendi isteğimizle var olmadık, yaşamı kendimiz icat etmedik. Bütün bunlar bize birer hediye olarak sunuldu. Ayet, işte tam da bu noktada bize soruyor: “Allah’ı nasıl inkâr edersiniz?”

Bu soru, aslında bir uyarıdan çok bir hatırlatmadır çünkü insan, nimetler içinde yaşarken bunları çoğu zaman sahibine atfetmeyi unutuyor. Oysa gerçek şu ki, varlığımız bile başlı başına bir teşekkür sebebidir.

Ayetin devamında hayatın döngüsüne dikkat çekiliyor:

Hayat verildi. Ölüm gelecek. Yeniden diriliş olacak. Sonunda dönüş Allah’a olacak.

Bu süreç, bize şükrün sürekliliğini öğretiyor. Çünkü şükür sadece bugün aldığımız nimetlere değil, aynı zamanda gelecekte vaat edilen dirilişe, yeniden buluşmaya, adaletin tecellisine ve sonsuzluğa da yöneliktir.

Bu ayet bize, teşekkürün sadece insanlar arasında bir nezaket kuralı olmadığını, aslında varlığımızın özünü kapsayan bir kulluk bilinci olduğunu öğretiyor.

  • Allah’a teşekkür: Hayatı, sağlığı, fırsatları bahşettiği için.
  • İnsanlara teşekkür: Hayat yolculuğumuzda vesile oldukları, iyilik yaptıkları için.
  • Kendimize teşekkür: Sabrımız, gayretimiz, hatalarımızdan aldığımız dersler için.

Ben de bu ayetin ışığında kendi hayatıma dönüp baktığımda, içimden şu teşekkürleri dile getirmek istiyorum:

Rabbim, bana yazma ve paylaşma imkânı verdiğin için teşekkür ederim. Her yeni gün, kalemime ilham olan bir ışık gibi doğuyor. Bana ailemi, sevdiklerimi, torunlarımı bahşettiğin için teşekkür ederim. Onların gülüşleri, bana bu ayetin canlı bir tefsiri gibi hayatın değerini hatırlatıyor.

Hastalıklar, yorgunluklar, kayıplar da yaşadım fakat onların bile bana sabrı, dayanmayı ve hayatın geçiciliğini öğrettiğini görüyorum. Bunun için de teşekkür ederim çünkü senin her takdirinde bir hikmet var.

En önemlisi de: Sana yönelme, seni tanıma, seni zikretme imkânı verdiğin için teşekkür ederim.

Bakara Suresi 28. ayet, bize şunu fısıldıyor: “Sen yoktun, var edildin. Bu hayat sana hediye. Ölümün bile bir amacı var; yeniden dirilişin, dönüşün, kavuşman olacak.”

Böyle bir döngünün farkında olan kalp, inkâr değil, teşekkürle dolup taşar. Şükreden bir yürek, her anı Allah’a teslimiyetle yaşar.

O halde gelin, bu ayeti kendimize rehber alalım ve şunu diyelim:

“Rabbim, yokluktan varlığa çıkardığın için, bana hayatı tattırdığın için, kalbime duygular yerleştirdiğin için, en önemlisi de seni bilme fırsatı verdiğin için sana sonsuz teşekkür ediyorum.”