Giriş: Sessiz Bir Gece, Sessiz Bir Kalp
Bir gece düşünelim… Ev sessiz, herkes uyumuş. Pencereyi açtığınızda gökyüzü yıldızlarla süslenmiş, rüzgâr hafif hafif perdeyi kıpırdatıyor. O an içinizde açıklayamadığınız bir sıkıntı beliriyor. Kalbiniz daralmış, fakat sebebini tam bilmiyorsunuz. Eliniz istemsizce göğsünüze gidiyor. İşte tam o anda dudaklarınızdan bir fısıltı dökülüyor:
“Rabbim…”
Belki o cümlenin sonunu getiremiyorsunuz ama kalbiniz konuşuyor. Dua dediğimiz şey aslında tam da budur: İnsanla Rabbi arasında perdesiz bir hâl.
Dua Etmeye İhtiyacımız Var mı?
Çoğu zaman insan, sahip olduklarıyla güçlü olduğunu sanır. Ama bir anda hastalık kapıyı çaldığında, en sevdikleri elinden alındığında ya da gelecek kaygısı boğazına düğümlendiğinde anlar: Aslında çok acizdir.
Dua etmenin önemi burada ortaya çıkar. Rabbimizin bizim duamıza ihtiyacı yoktur çünkü O hiçbir şeye muhtaç değildir ama biz duaya muhtacız. Dua etmeyince ruh kurur, kalp taşlaşır, nefis bizi aldatır. Dua, kalbin suyu gibidir.
Sıkça sorulan bir soru vardır:
Sıkça sorulan bir soru vardır:
“Allah’ın bizim ibadetimize ihtiyacı var mı?”
Hayır. Allah hiçbir şeye muhtaç değildir fakat biz O’na yöneldiğimizde kendi kalbimizi onarıyoruz.
- Namaz bir ihtiyaçtır; ruhun nefes alması gibidir.
- Oruç bir ihtiyaçtır; sabrın olgunlaşması gibidir.
- Zikir bir ihtiyaçtır; zihnin bulanıklıktan arınması gibidir.
Rabbimiz bize ibadeti farz kılarken aslında bize rahmet etmiş, bizi kendimize yabancı olmaktan kurtarmıştır.
Hikâye: Çocuğun Elini Tutan Anne
Bir çocuk düşünün… Karanlıkta annesinin elini bırakmış, ürkek adımlarla ilerliyor. Birden bir ses duyuyor, korkuyla geri dönüyor ve annesinin elini sıkı sıkıya kavrıyor.
O anne için o el bir ihtiyaç değildir ama o çocuk için o el hayati bir ihtiyaçtır.
Bizim ibadetlerimiz de böyledir. Allah’ın ihtiyacı yoktur fakat biz O’na tutunmazsak kayboluruz. Dua, anne elini yeniden yakalamak gibidir.
Dua Nasıl Olmalı?
- Samimiyetle: Süslü sözlerle değil, kalpten gelen en sade ifadelerle.
- İçtenlikle: Gösteriş için değil, Rabbimizin bizi duyduğunu bilerek.
- Süreklilikle: Sadece sıkıntı anında değil, sevinçte de şükür niyetiyle.
- Tevekkülle: İstediğimizi aynen almak için değil, Rabbimizin bizim için en hayırlısını vereceğine inanarak.
İşte dua nasıl yapılır sorusunun en sade cevabı budur: Kalbin samimiyetle Rabbe yönelmesi.
Sonuç: Dua Bir Davettir
Dua, Rabbimizin bize sunduğu bir davettir:
“Bana dua edin, size icabet edeyim.” (Mü’min 40/60)
Biz çağrıldık, kapı aralandı. O kapıdan girmek, kalbimizi orada bırakmak bize düşer çünkü dua yalnızca istemek değil, aynı zamanda teslim olmaktır.
Benzer Yazılar:
https://vesileyanik.net/2025/08/28/enam-suresi-152-ayet-tefsiri/
https://vesileyanik.net/2025/06/18/mumin-suresi-19-22-ayetlerin-meali-ve-tefsiri/