Açık Kur’an sayfası üzerinde Tövbe Suresi 31. ayeti hatırlatan dini ve akademik temalı görsel.

Tövbe Suresi 31. Ayetin Tefsiri: Din Adamlarını Rab Edinmek Üzerine Akademik Bir İnceleme

Giriş

Kur’ân-ı Kerîm’de tevhid inancı ile bağdaşmayan tutumlara karşı en sert uyarılardan biri Tövbe Suresi’nin 31. ayetinde yer almaktadır. Bu ayet, Yahudi ve Hristiyan din adamlarının rab edinilmesini eleştirirken aslında tüm inananlara yönelik evrensel bir mesaj sunmaktadır. Bu çalışmada söz konusu ayetin klasik tefsirlerdeki yorumları, hadis kaynaklarındaki açıklamaları ve çağdaş teolojik bağlamdaki yansımaları ele alınacaktır.

Ayetin Metni ve Meali

“Onlar Allah’ı bırakıp bilginlerini ve rahiplerini, bir de Meryem oğlu Mesih’i rab edindiler. Oysa kendilerine yalnızca tek olan Allah’a kulluk etmeleri emredilmişti. O’ndan başka ilah yoktur. Allah, onların ortak koştuklarından uzaktır.” (et-Tevbe, 9/31)

Ayetin üç temel unsuru vardır: ahbâr (Yahudi bilginleri), ruhbân (Hristiyan din adamları) ve Mesih İsa. Bu üç figür, tevhid anlayışı açısından eleştirilmiş; Allah’ın tek otorite olduğu vurgulanmıştır.

Klasik Tefsirlerde Ayetin Yorumu

Taberî (ö. 310/923)

Taberî, “rab edinmek” ifadesini, din adamlarının helali haram, haramı helal kılmalarına kayıtsız şartsız itaat etmek olarak açıklar. Ona göre bu tavır, fiilî bir şirk örneğidir[^1].

Kurtubî (ö. 671/1272)

Kurtubî, bu ayetin yalnızca Yahudi ve Hristiyanlara değil, Müslümanlara da evrensel bir uyarı taşıdığını belirtir. Herhangi bir âlimin veya şeyhin sözünü Allah’ın hükmünün önüne geçirmek, aynı türden bir sapmadır[^2].

İbn Kesîr (ö. 774/1373)

İbn Kesîr’e göre ayet, ulûhiyetin yalnızca Allah’a ait olduğu gerçeğini teyit eder. Din adamlarının otoritesini “ilahî hükmün alternatifi” haline getirmek, tevhid akîdesiyle bağdaşmaz[^3].

Hadis Bağlantısı

Tefsir kaynaklarında bu ayetle birlikte zikredilen bir hadis, konuyu somutlaştırır. Ayetin inişi üzerine Hristiyan sahabilerden Adiy b. Hâtim, “Biz din adamlarımızı rab edinmiyoruz” dediğinde, Hz.

Peygamber şu cevabı vermiştir:

“Onlar size haramı helal, helali haram kıldıklarında siz de onlara itaat etmiyor muydunuz?”

Adiy b. Hâtim, “Evet” deyince, Resûlullah “İşte bu, onları rab edinmektir” buyurmuştur[^4].

Bu rivayet, ayetteki “rab edinmek” ifadesinin itaat ve otorite ilişkisi bağlamında anlaşılması gerektiğini göstermektedir.

Teolojik ve Toplumsal Yansımalar

Teolojik Boyut

İlahlık yalnızca Allah’a mahsustur; hüküm koyma yetkisi de bu bağlamda sadece O’na aittir. Dinî otoriteyi mutlaklaştırmak, fiilî şirk tehlikesi doğurur.

Toplumsal Boyut

Ruhban sınıfının mutlak otoriteye sahip olduğu toplumlarda, dini esasların yerini beşerî yorumlar almıştır. İslam, ruhbanlığı reddederek bireyin doğrudan Allah ile ilişki kurmasını merkeze koymuştur.

Güncel Yorumlar

Çağdaş müfessirlerden Seyyid Kutub, bu ayeti modern toplumlara yönelik bir uyarı olarak görür. Ona göre Müslümanlar, dini liderlerin veya ideolojik önderlerin otoritesini ilahî hükümlerin önüne geçirdiklerinde, bu ayetin eleştirisine muhatap olurlar[^5].

Sonuç

Tövbe Suresi 31. ayet, yalnızca tarihsel bir eleştiri değil, tevhid ilkesini koruma açısından evrensel bir ilke ortaya koymaktadır. Din adamlarını rab edinmek, onların söz ve uygulamalarını Allah’ın hükümlerinin yerine geçirmek anlamına gelir. Bu yaklaşım hem geçmiş toplumlarda hem de günümüzde tevhid inancına yönelik ciddi bir tehdit olarak değerlendirilmiştir.

Kaynakça

[^1]: Taberî, Câmiu’l-Beyân ‘an Te’vîli Âyi’l-Kur’ân, Beyrut: Dâru’l-Fikr, 1984, c. IX, s. 333.

[^2]: Kurtubî, el-Câmi‘ li-Ahkâmi’l-Kur’ân, Beyrut: Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, 1967, c. VIII, s. 117.

[^3]: İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’ân el-Azîm, Beyrut: Dâru’l-Ma‘rife, 1998, c. II, s. 348.

[^4]: Tirmizî, Sünen, “Tefsîr”, 10.

[^5]: Seyyid Kutub, Fî Zılâli’l-Kur’ân, Kahire: Dâru’ş-Şurûk, 1980, c. IV, s. 1697.