Folklor, Fıkıh ve Dinî Otorite Açısından Akademik Bir İnceleme**
Giriş: Dinde Kaynağı Olmayan Sözlerin Yaygınlaşma Sorunu
Toplumların kültürel hafızasında nesiller boyunca aktarılan pek çok söz, zamanla “hadis” olarak adlandırılmakta ve dinî otoriteye bağlanarak meşruiyet kazanmaktadır. Bu olgu yalnızca Anadolu kültürüne özgü değildir; birçok toplumda atasözleri, ahlâk öğütleri ve yerel uygulamalar “dine ait söz” niteliği kazanarak yeni anlamlara bürünebilmektedir. Dinî otorite ile kültürel alışkanlıkların iç içe geçmesi, özellikle kadın, aile, evlilik ve çocuk yetiştirme gibi sosyal alanlarda daha belirgin hâle gelir. Bu çerçevede “Kadınlarınızı beşiğe bağlamayınız” şeklinde ifade edilen ve halk arasında hadis diye anlatılan söz, hem İslâmî metinlerdeki kaynağı hem de kültürel arka planıyla tartışılmayı hak eden ilginç bir örnektir.
Bu sözün yorumlanış biçimi ise daha da dikkat çekicidir. Halk arasında bu ifade “kız çocuklarını daha beşikteyken bir erkeğe adayıp beşik kertmesi yapmayın” şeklinde açıklanır. Böylece söz, hem dinî bir yasak gibi sunulur hem de kültürel bir uygulamaya gönderme yapar. Ancak gerek hadis kaynaklarında gerek klasik tefsir ve fıkıh literatüründe bu sözün herhangi bir izine rastlanmaz. Bu durum, meseleye akademik bir mercekle bakmayı gerektirir: Bu söz nereden doğdu? “Beşik kertmesi” yorumunu kim ortaya attı? Dinî literatür yerine halk kültüründe mi yerleşti?
Aşağıda, hem hadis ilmindeki tetkik sonuçları hem de antropolojik, folklorik ve fıkhî veriler ışığında bu soruları derinlemesine inceleyeceğiz.
Hadis Kaynaklarında Araştırma: Bu Söz Neden Yok?
İslâmî hadis literatürü oldukça titiz bir isnad metodolojisine dayanır. Bir sözün Peygamber’e (s.a.v.) ait olup olmadığını belirlemek için sened zinciri, râvîlerin güvenilirliği (cerh-ta‘dîl), metin tutarlılığı ve diğer rivayetlerle karşılaştırma yöntemleri kullanılır. “Kadınlarınızı beşiğe bağlamayınız” ifadesinin bu sistem içinde hiçbir karşılığı yoktur.
Bu söz:
Sahih hadis kitaplarında yoktur: Buhârî, Müslim, Tirmizî, Nesâî, Ebû Dâvûd, İbn Mâce’de bulunmaz. Müsned türü eserlerde yoktur: Ahmed b. Hanbel’in Müsned’i ve Darimî’nin Sünen’i gibi eserlerde yer almaz. Zayıf veya uydurma hadisleri toplayan kaynaklarda dahi yoktur: İbnü’l-Cevzî’nin Mevzuât’ı, Süyûtî’nin Le’âlî’l-Masnûa’sı, Ali el-Kârî’nin El-Esrârü’l-Merfûa’sı gibi eserlerde bu ifade geçmez. Hiçbir isnad zinciri yoktur: Bu, akademik açıdan çok belirgindir. Eğer bir söz gerçekten çok eski bir dönemden beri dolaşsaydı, mutlaka bir isnad zinciriyle veya benzer lafızlarla kayıt altına alınırdı. Hiçbir varyantının bulunmaması, sözün sonradan türediğine işaret eder.
Hadis ilmi açısından sonuç nettir:
👉 Bu sözün peygamber kaynaklı olduğuna dair herhangi bir delil bulunmamaktadır.
Halk Kültüründe “Hadis Üretimi”: Dine Bağlı Otorite Arayışı
Anadolu folklorunda toplumsal uygulamalara meşruiyet kazandırmak amacıyla “dinî dayanak üretme” eğilimi vardır. Bu durum yalnızca Türkiye’ye özgü değildir; antropoloji literatüründe “anonim dini meşruiyet üretimi” olarak bilinir. Ahlâkî veya örfi bir davranışın “Allah ve peygamber istedi diye” aktarılması, halk kültüründe oldukça işlevseldir.
Bu bağlamda:
Sözün hadis olmadığı bilinmediği için halk arasında “Peygamberimiz böyle dedi” şeklinde aktarılmaya başlanmış olabilir. Kadınların erken yaşta sözlenmesi, akraba evlilikleri, aile büyüklerinin evlilik kararı üzerindeki otoritesi gibi konular toplumda tartışmalı olduğundan, bu söz bir tür “uyarı” gibi kullanılmaya başlanmıştır. Zamanla bu söz, dinî değil kültürel bir öğeyken, dinî söz gibi algılanmıştır.
Bu noktada dikkat çekici olan, sözün içerdiği “kadın” kelimesidir. Bazı bölgelerde bu ifade kız çocuklarını kastederken, bazı bölgelerde genç kadınlar veya gelinler için de kullanılmıştır. Bu da sözün yaygın değil, bölgesel kültürel kökenlere sahip olduğunu düşündürür.
Beşik Kertmesi: Tarihsel ve Antropolojik Arka Plan
Sözün yorumlanışında en sık rastlanan açıklama, “kız çocuklarını daha beşikteyken bir erkeğe sözlemeyin” şeklindeki halk yorumudur. Bu yorum bizi doğrudan “beşik kertmesi” uygulamasına götürür.
Beşik Kertmesi Nedir?
Çocuklar daha beşikteyken iki aile arasında söz verilmesi, gelecekte evlenmelerine karar kılınmasıdır. Bu uygulamanın İslâm’dan değil, Türklerin İslâm öncesi döneminden geldiği antropologlarca sıkça belirtilir. Orta Asya’da kabileler arası bağ kurmanın bir yolu olarak görülürdü. Anadolu’nun özellikle Orta ve Doğu bölgelerinde 19.–20. yüzyılda bu uygulama yaygındır.
Folklor Edebiyatında İzleri
Türk halk hikâyelerinde, köy romanlarında, destanlarda “beşik kertmesi” bir motif olarak yer alır. Ancak bu motifin hiçbir yerde “hadis açıklaması” ile ilişkilendirildiği görülmez. Yani bu ilişki oldukça geç dönem bir halk üretimidir.
Antropolojik olarak bakıldığında, iki aile arasında akrabalığı pekiştirme ve sosyal güven oluşturma amaçlı bir uygulamadır. Dinî bir niteliği yoktur.
“Beşik Kertmesi Yapmayınız” Yorumunun Kökeni
Sorunun asıl kritik noktası burasıdır:
Bu söz ile “beşik kertmesi” arasındaki ilişkiyi ilk kim kurdu?
Bu sorunun kesin bir cevabı yoktur çünkü:
Yorumu ortaya atan bir âlim yoktur. İslâmî bir kitap, fetva mecmuası veya klasik kaynak böyle bir yorumu kaydetmez. Yorum tamamen sözlü kültür ürünüdür.
Folklor araştırmalarında (Pertev Naili Boratav, Sedat Veyis Örnek vb.) bu sözün:
Halk arasında anonim olarak dolaştığı, Hadis zannedildiği, “Beşik kertmesi”ne gönderme yapan açıklamanın da yine anonim bir yorum olduğu, belirtilir.
Yani bu söz hem metin olarak kaynağı belirsiz, hem de yorumu halk tarafından üretilmiş bir ifadedir.
Fıkıh Açısından: Çocuk Yaşta Sözleşme ve Nikâh
Bu tür sözlerin yayılmasının arka planında fıkhî konulara dair halk bilgisinin zayıf olması da etkili olabilir.
Klasik fıkıhta çocuk yaşta söz verme mümkün mü?
Evet, bazı mezheplerde velinin, çocuk adına söz verebilmesi teorik olarak mümkündür. Ancak:
Bu bir nikâh değildir. Her iki taraf ergenlik ve rüşd çağına gelmeden evlilik gerçekleşemez. Ergenlik çağına gelince taraflardan birinin rızası yoksa evlilik yapılamaz. Evliliğin geçerli olabilmesi için rıza şarttır.
Dolayısıyla “beşik kertmesi”, klasik fıkıhtaki bir hükümle değil, örfi bir uygulamayla ilişkilidir. İslam hukukunda evlilik rızaya dayanır; Kur’an’da da evlilik sözleşmesinin tarafların özgür iradesine dayalı olduğu vurgulanır.
Psikolojik ve Sosyolojik Değerlendirme: Neden Böyle Sözler Hadis Zannediliyor?
Sözün hadis sanılmasının altında bazı toplumsal dinamikler yatar:
Dine meşruiyet verme ihtiyacı: İnsanlar kültürel uygulamalarını dinî söylemlerle desteklemeyi sever. Kadın ve aile konularının hassasiyeti: Kadınlara dair uyarılar, halk arasında daha hızlı yayılır. Sözlü kültürün güçlü olması: Anadolu toplumlarında sözlü aktarım, yazılı aktarımın önündedir. Hadis kelimesinin otorite üretmesi: Bir söz “hadis” dendiğinde tartışmasız kabul görür.
Bu nedenle kaynağı olmayan pek çok söz dinî kimlik kazanır.
Sonuç: Din ile Kültürün Ayrılmasının Önemi
“Kadınlarınızı beşiğe bağlamayınız” sözü hadis değildir ve klasik kaynaklarda yer almaz. Bu sözün “beşik kertmesi yapmayınız” şeklindeki yorumu da herhangi bir âlime değil, halk kültürüne dayanmaktadır. Uygulamanın kökeni Türklerin İslâm öncesi kültürüne uzanır ve dinî bir nitelik taşımaz.
Dolayısıyla dinî metinlerde olmayan sözlerin hadis diye yayılması, hem bilgi kirliliğine yol açmakta hem de kültürel uygulamaların din adına meşrulaştırılmasına sebep olmaktadır. Kur’an ve sahih hadislerin belirlediği çerçeveyi korumak, hem dinî temizlik hem de sosyal adalet açıdan önemlidir.
“Bu görsel, halk arasında hadis zannedilen ‘Kadınlarınızı beşiğe bağlamayınız’ sözünün kültürel ve folklorik kökenlerini ele alan blog yazısı için hazırlanmıştır. Beşik kertmesi geleneği ve sözlü kültür temalarını simgesel olarak yansıtır.”
İslam’da evlilik, İslam ve folklor din ve kültür ilişkisi anonim hadisler akademik İslam çalışmaları sözlü kültür sahih hadis hadis ilmi