Giriş: Zıtlığın Perdesini Aralamak
Kur’an’da bazı ifadeler ilk bakışta birbirine zıt gibi görünür. Bunlardan biri, “nefsinizi öldürmeyin” (Nisâ, 4:29) ve “nefsinizi öldürün” (Bakara, 2:54) ayetleridir.
Birinde Allah insanın canına kıymasını yasaklar, diğerinde ise bizzat “nefsinizi öldürün” buyurur.
Peki bu bir çelişki midir, yoksa Kur’an’ın çok katmanlı dilinin bir yansıması mı?

Kur’an’da bazı ifadeler, örneğin “nefsinizi öldürmeyin” ve “nefsinizi öldürün,” ilk bakışta çelişkili görünse de, aslında insanın yaşamını koruma ve ruhsal arınma çağrısı yapar. Bu emirler bireysel ve toplumsal boyutlarda, insan yaşamını ve içsel dönüşümü teşvik eden bir dengenin parçasıdır.
Nisâ 4:29 – Yaşamı Korumaya Davet
“Kendinizi (veya birbirinizi) öldürmeyin. Şüphesiz Allah size karşı çok merhametlidir.”
(Nisâ, 4:29)
Bu ayet, hem intiharı hem de haksız yere bir cana kıymayı yasaklar.
Arapça’da “enfüsekum” kelimesi hem “kendiniz” hem de “toplumdan olan kardeşleriniz” anlamına gelir.
Yani bu emir iki boyutludur:
Bireysel: Canına kıymamak, bedene zarar vermemek. Toplumsal: Birbirini öldürmemek, adalet içinde yaşamak.
Bu yönüyle ayet, insan hayatını Allah’ın emaneti olarak görür.
“Allah size merhametlidir” ifadesi ise, ölümü değil yaşamı korumanın ilahi rahmetle bağlantısını vurgular.
Bakara 2:54 – Arınma İçin Nefsi Öldürmek
“Yaratıcınıza tövbe edin ve nefislerinizi öldürün; bu, Yaratanınız katında sizin için daha hayırlıdır.”
(Bakara, 2:54)
Bu ayet, İsrailoğullarının buzağıya tapma günahı sonrası arınma sürecine işaret eder.
Hz. Musa onlara, “Yaratanınıza yönelin, nefislerinizi öldürün” diyerek içsel bir dönüşüm çağrısında bulunur.
Klasik müfessirler bu ifadeyi literal olarak yorumlayarak, suçluların gerçekten öldürülmüş olabileceğini söylerler.
Ancak tasavvufî ve çağdaş yorumlar, bu emri manevî anlamda nefsin terbiyesi olarak değerlendirir:
“Nefsinizi öldürün, yani benliğinizi arındırın, egonuzu susturun.”
Bu durumda ayet, kendini yok etmek değil, kendini aşmak anlamına gelir.
Zıtlık mı, Tamamlayıcılık mı?
İlk bakışta biri yaşatıyor, diğeri öldürüyor gibi görünse de, aslında ikisi de hayatı korumak içindir:

Birincisi bedenin yaşamını, ikincisi ruhun dirilişini emreder.
Yani Kur’an hem yaşatır, hem de içsel ölümü —yani benliğin arınmasını— öğütler.
Tasavvufî Yorum: Nefsi Öldürmek, Canı Diriltmektir
Sûfîler bu iki ayeti şöyle açıklar:
“Nefsi öldürmek, canı diriltmektir.”
Gerçek ölüm, insanın ruhsal karanlığa düşmesidir.
Gerçek diriliş ise nefsin arınmasıyla başlar.
Böylece “öldürmek” kavramı burada dönüşüm anlamı kazanır:
Kibir → tevazuya, Hırs → kanaate, İsyan → teslimiyete dönüşür.
Sonuç: Nefsine Kıymadan, Nefsini Aşmak
Kur’an’daki bu iki emir, aslında insanın iki cephesine yöneliktir:
Bedenine zarar verme, nefsini arındır.
Yani:
“Kendini öldürme ama benliğini öldür.”
Böylece, görünen zıtlık aslında insanın bütünlüğünü koruyan bir denge oluşturur.
Kur’an hem hayatı hem kalbi diri tutmanın yollarını aynı anda gösterir.