Felsefe tarihinde Tanrı, mutlak ilke veya varlık fikri tartışılırken en temel ayrımlardan biri, bu varlığın dünya ile olan ilişkisi üzerinden yapılır. Bu bağlamda içkinlik (immanence) ve aşkınlık (transcendence) kavramları, yalnızca metafizik birer terim değil; insanın evreni, kendisini ve anlamı nasıl konumlandırdığını gösteren iki farklı düşünme biçimini temsil eder. Bu iki kavramı, bir tür “yerleşim planı” gibi düşünmek mümkündür: Varlık ya evrenin içindedir ya da evrenin dışında ve üstündedir.
Bu ayrım, Tanrı tasavvurundan doğa anlayışına, ahlâk teorilerinden bilgi felsefesine kadar pek çok alanı doğrudan etkiler. Dolayısıyla içkinlik ve aşkınlık meselesi, soyut bir metafizik tartışmanın ötesinde, insanın dünyayla kurduğu ilişkinin felsefî temelini oluşturur.
İçkinlik ve Aşkınlık Ne Demek: Varlığın Konumu Üzerine Felsefi Bir Ayrım yazısının devamı