Giriş:
Kur’an-ı Kerim insanlığa sunulmuş olan ve en son gelen ilahi mesajdır. Bu yazıda, Kur’an’ın önemi ve cahiliye dönemine ait rivayetlerin din anlayışımızdaki yeri üzerine yapılan eleştirileri ele alacağız. Kur’an’ın, Peygamberimiz aracılığıyla insanlığa iletiliş süreci ve din adamlarının rolü üzerinde duracağız.
Kur’an’ın İndirilmesi ve Peygamberimizin Rolü:
- Allah’ın Hükmü ve Peygamberimizin Yetkisi
Kur’an-ı Kerim, 23 yıllık bir süreçte tamamlanmıştır. Bu süre zarfında Peygamberimiz, Allah’tan bir hüküm gelmeden kendi başına bir hüküm getirememiştir çünkü Allah buna izin vermemiştir. Bu durum, dinin özünü “Kur’an’ın hükümlerini” koruma çabası olarak değerlendirilebilir. Böyle olunca, Peygamberimizin tüm davranışlarını, dinin bir parçası yani Allah’ın bir emri olarak algılamak doğru olmayabilir. Allah, bugün size nimetimi tamamladım, sen de ümmetin de bu Kitaptan sorumlu tutulacaksınız, deyinceye kadar peygamberimizin bazı davranışlarında Arap örfü bulunabilir.
- Nimetin Tamamlanması ve Sorgulanma
Kur’an’ın tamamlanmasıyla birlikte, Allah, “Bugün size olan nimetimi tamamladım” diyerek, bu kitabın, Müslümanlar için bir rehber olduğunu vurgulamıştır. Aynı zamanda, bu kitabın hükümlerinden sorgulanacağımız belirtilmiştir. Bu noktada, asıl olan, geçmişin ve cahiliye döneminin bıraktığı etkilerden nasıl arınabileceğimiz önemlidir.
Cahiliye Dönemi Rivayetleri Üzerine Eleştiriler:
- Rivayetlerin Geçerliliği
Cahiliye dönemine ait rivayetlerin, dinin aslına dair bir referans oluşturup oluşturmadığı sorusu, günümüzde sıkça tartışılmaktadır. Bu rivayetler, Kur’an’ın hükümlerine ne ölçüde uyum sağlamaktadır? Din adamlarının, bu rivayetlere dayanarak hükümler çıkarması, dinin özünden uzaklaşmak anlamına gelmiyor mu?
- Kur’an tamamlanmadan önceki rivayetlerin amacı
Ashap, Kur’an’ı Kerim’in henüz tamamlanmadığı dönemde yani cahiliye döneminde yaşadıklarının veya yaşananları anlatıyor. Bu rivayetlerden bir kısmı Kur’an’ı Kerim’e uygunken büyük bir kısmı Allah’ın hükümlerine ters düşüyor. Dolayısıyla Ashabın, cahiliye döneminde yaşadıklarını rivayet etmiş olması “Siz Kur’an’ı Kerim’i bırakın da bu anlattıklarımızı din edinin ve yaşayın.” anlamına gelmez. Bu rivayetlerin sonradan gelenlere anlatılması, cahiliye döneminde yapılan hataların tamamlanmış hükümlerle kıyaslanması ve ders alınması için olabilir. Cahiliye döneminden gelen rivayetlerle bağların tamamen koparılması ve Kur’an’ın rehberliğine sarılınması gerekmez mi?
- Kur’an’ın Rehberliği ve Din Adamlarının Tutumu
Din adamlarının, Kur’an’dan uzaklaşarak Kur’an tamamlanmadan önceki cahiliye döneminde yaşanan olayların rivayetlerini rehber edinmesi ve ona göre hareket etmesi, insanların Allah’ın rehberliğinden uzaklaşmasına yol açabilir. Kur’an’ın hikmetini anlamak ve insanları hidayete ulaştırmak, din adamlarının temel görevi değil midir?
Din Adamlarının Sorumluluğu:
- Ahirette Sorgulanma
Din adamlarının, hem kendi amellerinden hem de kendilerini takip eden kişilerin amellerinden sorgulanacakları gerçeği, büyük bir sorumluluktur. Din adamları, bu gerçeği bilmeli toplumla paylaştıkları dini konuları doğru kaynağa dayandırmalı ve inananları doğru bilinçlendirmelidir.
- Yanlış Anlayışlar ve Yanılgıya Düşmek
Toplumda, din adamlarının insanları yanlış yönlendirme hatalarından oluşacak sorumluluğun, sadece din adamlarına ait olduğuna dair bir yanılgı bulunmaktadır. Din adamlarının bu konuda hakikatı açıklayıcı olmaları gerekmektedir ve herkesin kendi sorumluluğunu taşıdığı ve bu sorumlulukların paylaşılmayacağı gerçeği, bireyler tarafından anlaşılmalıdır. Her bireyin, Allah’ın kendisine verdiği akılla kendi yaptıklarından sorumlu olduğu, unutulmamalıdır.
Sonuç:
Cahiliye dönemine ait rivayetlerin, din anlayışımız üzerindeki etkileri sorgulanmalı; Kur’an-ı Kerim, inanç ve yaşam kılavuzumuz olarak öne çıkarılmalıdır. Din adamlarının, bu süreçteki rolü büyük önem taşımaktadır. Kur’an’a sadık kalmak ve geçmişten gelen rivayetlerle değil, Allah’ın indirdiği mesajla yol almak, Müslümanların görevidir. Bu bilinçle hareket etmek, toplumun hidayetine katkı sağlayacaktır.