GERÇEK DIŞI HİKAYELERLE İNSANLARI YANILTMANIN AĞIR BEDELİ: LOKMAN SURESİ 31:6’NIN DERİN ANLAMI

“Gerçek, onu arayanlar için hep bir ışık olarak kalır.”

“Hakikati unutanlar, boş sözlerin esiri olur.”

“Allah’ın yolu, masallarla değil, sağlam bilgiyle bulunur.”

“Bir toplum, hakikatten uzaklaştığı kadar zillete yaklaşır.”

Giriş

Tarih boyunca hakikat, çoğu zaman yaldızlı yalanların gölgesinde kayboldu.

İnsanlar, duymak istedikleri masalları gerçek diye satın aldı; sorgulamak yerine kabullendi, düşünmek yerine inandı. Böylece hem zihinler hem kalpler bulanıklaştı. Lokman Suresi 31:6, işte bu tehlikeyi haber veriyor:

Bilgisizce, boş ve alaycı sözlerin peşine düşerek insanları Allah’ın yolundan saptırmak…

Bu, sadece bireysel bir günah değil, bir toplumun geleceğini karartan büyük bir felakettir.

Bu yazıda, gerçek dışı anlatıların dinî ve tarihî alanlardaki tahribatını, hakikatin neden her çağda savunulması gerektiğini birlikte inceleyeceğiz.

Boş Sözlerin Satın Alınması: Hakikatten Kopuşun Başlangıcı

“İnsanlardan öyleleri vardır ki, bilgisizce insanları Allah yolundan saptırmak ve onu (Allah’ın yolunu) alaya almak için boş sözleri satın alır.” (Lokman 31:6)

Bu ayette “boş sözler satın almak” deyimi, sadece anlamsız sohbetleri değil, hakikatten sapmış ideolojileri, sahte bilgileri ve uydurulmuş hikâyeleri benimsemeyi ifade eder. İnsanın gerçeği bırakıp masallara yönelmesi, sadece kişisel bir hata değil, aynı zamanda toplumu da yanlış bir yola sürükleyen bir tutumdur.

Bugün de bunun birçok örneğine şahit oluyoruz:

Tarihi gerçeklerden kopuk efsanelerle toplumların kimlikleri tahrif ediliyor. Dini esaslara dayanmayan masallar, gerçek dinin yerine geçmeye çalışıyor. Gerçek bilgi arayışı yerine duygulara hitap eden, çarpıtılmış hikâyeler rağbet görüyor.

Kur’an ise, insanı sürekli sağlam bilgiye, doğru delile ve akla uygun gerçeğe yönlendirir.

Tarihsel ve Dinsel Yanılgıların Etkisi

Gerçek dışı anlatıların en büyük zararı, insanların hakikati tanıma kabiliyetini köreltmesidir. Bir toplum:

Gerçek tarihini bilmediğinde, sahte kahramanlar ve yapay düşmanlar üretir. Dini kaynağından öğrenmediğinde, hurafelere ve sapkınlığa yönelir. Bilgiyi doğrulamak yerine duyduklarına körü körüne inanırsa, düşünme yeteneğini yitirir.

İslam tarihinde de Allah’ın hükümlerini etkisiz kılacak, uydurma hikayeler, hadisler üretilmiş ve bu ümmet derinden etkilenmiştir. Sadece bireysel değil, toplumsal felaketlere yol açan bu çarpıtmalar, Allah’ın saf dinini gizleyerek dini hükümleri bulandırmıştır. Lokman Suresi 31:6’nın uyarısı, işte bu yüzden sadece bireysel sapmalara değil, büyük çaplı tarihsel ve toplumsal deformasyonlara da işaret eder.

Alçaltıcı Azap: İlahi Adaletin Kesin Cezası

“İşte onlar için alçaltıcı bir azap vardır.” (Lokman 31:6)

Bu ayetin sonunda verilen ilahi tehdit son derece çarpıcıdır. Bu tür bir sapma, sadece dünyada huzursuzluk yaratmakla kalmaz, ahirette de utanç verici bir azaba sebep olur. Alçaltıcı azap, hem aşağılanmayı hem de ağır bir pişmanlığı içerir. Hakikati göz göre göre terk edenler, karşılığında hem itibarlarını kaybederler hem de ebedi âlemde büyük bir kayba uğrarlar.

Bu yüzden, her çağın mümini için görev açıktır:

Hakikatin peşinden gitmek, bilgiyi sağlam kaynaklardan almak ve duyduğu her sözü sorgulamak.

Sonuç: Hakikate Sımsıkı Sarılmak

Lokman Suresi 31:6, geçmişten bugüne bütün insanlara evrensel bir uyarı yapar:

Boş ve asılsız sözlerin peşinden gitmeyin, hakikati eğip bükenlerin aldatıcı anlatılarına kapılmayın. Gerçek tarih, sahih din ve sağlam bilgi, insanı hem bu dünyada izzetli kılar hem de ahirette kurtuluşa götürür.

Hakikate sımsıkı sarılanlar için, ne boş sözlerin cazibesi ne de alaycı hikâyelerin aldatıcılığı bir anlam ifade eder. Çünkü onlar bilirler ki:

“Hakikat, sabreden ve araştıranların ödülüdür.”